Tek yaprak bilmem hayat ağacından.
Karanlık kafamı karıştırınca,
Sadece açıkça yaşanınca bu cefa,
Kalkınır gönlümün kini
Ve haykırır toprağı yıkık mezarlarda.
Katıl bana.
Gömdüğümüz parmaklıkların üstünde
Deliliğimizi kutlayalım.
Coşkuyu kırbacım edindim.
Eziyet içinde döne döne sallarım.
Kaybolmaktı doğanın zorunlu öğretisi.
Her gece bir ben eksilirdi benden.
Gece, ölümün temsiliydi
Işığı hapsedince karanlık kefen.
Direnç, yaşamın devamıdır,
Ölümse, yenilgiyi kabullendiren.
Vazgeçişin kanıtıydı son gözyaşın.
Dünyam içinde sarsılan insanlık,
İsyan içinde ağıtlar yaktı.
Öğrenmek istemezdim emin ol,
Gündelik sınırların ötesindeki seni.
Mesela bir haykırışını ve elemi.
Eninde sonunda bir yalana dayanır
Kutsallaştırılmış kaderler,
Büyütülmüş masallar,
Parlatılmış acılar,
Kararsız gözyaşları
Kararlı gibi görünen öfkeler.
Bağlandım bulutlara, çünkü ıslanmak istiyordum. Yağmurun yağdığı günler en mutlu insandım yeryüzünde. Gökyüzü sadece beni kutsuyor bence. Islandım yine bir gün delice, bu sefer vuruldum en sıcak damlayı döken buluta.
Yağmuru seviyorum ve o akıtıyordu en güzel damlaları. O bulutun rengi her şeyden güzeldi.
Dua ettim Tanrıya, ne yapıp edeyim de yağsın yağmur durmadan. Göreyim sevdiğimin eserini yüzümde ısısıyla, tadıyla. Kabul oldu sanırım dualar, yine bir ziyafeti yaşadım kalbimde. Son damla düşerken bir ses dedi ki “Elveda”. Anladım ki yağmur için öldürdüm sevdiğimi. En güzel renkli bulut döktü benim için kendini.
Öğrendim kendi yağmurumu akıtmayı, acıyla yaşattım bulutumun tatlı anısını. Ölümsüz bir bulutun katili olarak öldürdüm kendimi her damlayla. Gözyaşım yaşatmayacak onu belki ama intikamımdır katilin en utanmazına.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!