Mühr-ü Aşk Şiiri - Ahmet Karakaya

Ahmet Karakaya
16

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Mühr-ü Aşk

Solumda bâki olan aşk mührünün sahibesi
Ezelde verilen sözümün yazgısıdır gözlerin
Başımı bürüyen sabah seherlerinde,
Avuçlarıma dokunan yağmurlar gibi, serin sızılar düştü yangınlarıma.
Nakkaşelerin beyhude çabaları yetmedi adını yazmaya
İlahi bir yazgının huzuruyla önce kalbime, sonra ömrüme yazıldın
Uçsuz bucaksız çöllerde,
Kör kuyular başında beklediğim kervandı gülüşün
Yusuf misali vuslatıma en çokta sen yakıştın..

Gül bahçemin mihmandarı, ezeli sevdam.
Aşka visal nefes alışlarımdan doğdum kalbine
Pürmelal hüzünleri aşırıp gün batımlarından
Sana asude sabahlara uyandırdım yüreğimi
Hiçbir sözden anlamadım bu zamana kadar
Ne bir kasırgadan kurtarıldım, nede gül kanatlı vakitlere hapsoldum
Elemli bir ömrün elinden, ben gözlerinle kurtuldum..

Ey gönlüne hapsolduğum sevgili
Zindanına düştüğümden beri cennet kokuları sarıyor ruhumu
İkbali sen oluyor bütün kör kuyuların
Züleyhalar misali, Şirince bir nazarın hükmüne boyun eğiyor asiliğim
Seninle uzak diyarların hicranlarından sıyrılıyorum
Seninle, aşka hasret pervaneler misali yanıyorum

Rüzgarına hüzün dolan aşk çöllerinde
Saçlarıma düşen kum taneleri kadar sıcak
Gül yaprağının dikenli hasretlerinde
Kanayan gönüllerde yeşeren bir aşksın
Kal-u belada payıma düştü gülüşün
Kalbimi sana harmanlayan bu yazgı bu kalem
Ey yaradanın emaneti, içimdeki sonsuz elem
Ne bir kasırgadan kurtarıldım, nede gül kanatlı vakitlere hapsoldum
Firkatli bir ömrün elinden, ben gözlerinle kurtuldum..

Ahmet Karakaya
Kayıt Tarihi : 8.8.2015 11:32:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Karakaya