Muhasebe Şiiri - İbrahim Yılmaz

İbrahim Yılmaz
1888

ŞİİR


27

TAKİPÇİ

Muhasebe

Sürgün hayatın muhasebesinde
Eşrefi mahlukat olan insanın
Mihenk taşı ölçüsü nedir diye
Kaç kişi aklını kullanarak
Net bir sonuca varabildi?
Veya kaç kişi hayat gerçeğinin
Muhasebesini dakik olarak
kalbinde hülasa edebildi?

Ey! mağrur, kibirli ve bencil insan;
Senin aslın balçıktan pak topraktır
Dünya çamuruna yatıp kirletme ruhundaki cevherini
Rahman senin eline, ayağına bedenine bakmayacaktır
İmanına, ameline, niyetine ve ruhuna bakacaktır
Sen kendini başıboş mu sanıyorsun?
Hesaba çekilmeyeceğini mi sanıyorsun?
Kuru kemiklere ol dendiği gün
İş işten geçtikten sonra
Her şeyi apaçık görüp anlayacaksın
Ve o gün çok pişman olup ağlayacaksın.

Bu alemde yüzde yüz öleceğini bilen tek varlık insandır
Yine de serbest zamanlarında rabbine karşı çok nankördür
Bu fani dünyada sanır ki bu sürgün han mülkünün sahibidir
Yaşarken levhaları görmeyecek kadar güneşe gözleri kördür.

Yıllar takvim yaprağı gibi düşüyor ömrümüzden
Düşe kalka çıkarız hayat yolunun merdivenlerinden
Bir düş gecesinde sabahlayan asi kalbim
Menderesler çizerek, fiyakasının yorgunluğuna
Aldırmadan sana koştuğunun elbette farkında ruhum
Ruhum olmasa hiçler fermanının mat bir boyutuyum
Susamışlığımı gidermiyor uzaklara akan nehirler
Bir eylül akşamıydı kuşların seslerinde biriken
Çocukları sevindiren şarkılardaki masum hisler
Ben bir gülü öperek dünyaya aşk mesajı veriyorum
Haklı bir sevdanın ne anlama geldiğini biliyorum
Beni duyması gereken sevgiliye beni duy diyordum.

Ben dostlarımı aramak için yollara düştüm
Nadas tarlalarında hasat aramam boşunaydı
Biliyordum şafaksız gündüzün, nakıs bir
Zaman olduğunun farkındaydım, o gece
Aynaya bakıp ağlamama hiç gerek yoktu
Güneş bana mutlu olmam için gereken
Ziyasını istediğimden fazlasıyla veriyordu
Afrika'da her ay meçhul bir ülkede darbe oluyor
Hal bu ki benim ruhumda ise, her gün
Kimsenin bilmediği ne ihtilaller oluyor
Ben yorgun dünyanın muhasebecisiyim sanki
Enterese etmez denilen bütün bilgiler bende
Kör ve sağır olamam, ruhum Kenan illerinde,
Kan akar şakaklarımdan, ellerime ayaklarıma
Sizlere selam getirdim Keşmir dağlarından
Size muştu getirdim Karabağ yaylalarından.

Bedeli olmayan bir imtiyazı bu dünya bize vermez
Ekilmeden biçilen tarlayı bana kimse gösteremez
Damarlarımdan demokrat yeminler fışkırıyor
Gözlerime bakır renkli bir akşam çöküyor
Sen belki her şeyin farkına vardın, ama
Haramiler duymasın diye sadece susarsın
Bildiklerini sen içinde sürekli saklarsın
Kim bilir kaç geceyi sığdırırsın yüreğine
Şüphe etmezsin kalbindeki o sevgiliden
O sevgili sana şah damarın kadar yakındır
O sevgili kalbindeyken yalnızım demek haramdır.

Hayat muhasebesinin Z raporunda;
Zikzaklar yoktur
Olmak veya olmamak yoktur
Daima hep olmak vardır
Dip diri olmak vardır
Kim demiş ölüm ışıklar içinde uyumakmış diye
Hesap günü dehşeti mahşer var, mahşer!
Ölüm ebedi diriliştir
Ya ebedi cennet veya cehennemdir
Ruh tahlilini doğru olarak yapamayanlar
Beden üzerinden hayatı tahlil ederler
Beden doğar, yaşar ve ölür
Fanidir, dünyevidir
Ruh ezeli ve ebedidir
Toprak olan bedenimizdir
Kainatta her şeyin takdiri ve sahibi
Tek kudret sahibi O sevgilidir.

Ağladığını sadece seni seven yürek duyar
Muhasebesi yapılmayan bir hayat
Bizi zulmetin kucağına atar
Başka bir ihtimali yoktur bu yolun
Yoksa dönersin deliye
Ya hep ya hiç misali
Tercihi aklımızla bize ait olan
Muhasebesi yapılmış hayatın
Gülümseyen bakışlarıyla
Son nefesinde kanatlanıp uçarsın
Meçhul bir günde o ebedi sevgiliye.

Ocak 2023

İbrahim Yılmaz
Kayıt Tarihi : 9.1.2023 00:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!