Çok şey var ki, geride kaldı
Dönüş yolları kapalı,
Kara otağ içindeyim;
Yerde de kara bir halı...
Çok şey var ki geride kaldı
Nice sisli-sevgili yüz
Devamını Oku
Dönüş yolları kapalı,
Kara otağ içindeyim;
Yerde de kara bir halı...
Çok şey var ki geride kaldı
Nice sisli-sevgili yüz
Muharrem Ertaş’a: Bozkırın Sesi, Sazın Piri, Sözün Özüne Selam Olsun
Ey büyük usta,
Senin sesin bir ırmak gibi
Kırşehir’den çıktı
ve Anadolu’nun dört bir yanına aktı.
Senin türkünü dinleyen,
yalnızca bir ezgi değil,
ata mirasını duydu,
bozkırın yorgunluğunu hissetti,
garipliğin vakarını gördü.
Senin sesinle kaval sustu,
bağlama dile geldi.
Senin sazının her teli;
bir dağ köyünden yükselen ağıttı,
bir asker anasının duasıydı,
bir yoksulun sabrına yaslanmış umuttu.
Ve o umut, en çok da
Dadaloğlu’ndan yadigâr “Avşar Elleri” türküsünde yankı buldu.
“Avşar ellerinde yüce dağ olur
Yüce dağ başında duman bağ olur
Giden gelmiyor acep ne hal olur”
Evet, sözler Dadaloğlu’nundu…
Ama o sözleri avazıyla efsaneye dönüştüren,
o türküyü dağlardan alıp kıtalar ötesine taşıyan,
senin sesindi Muharrem Usta.
“Avşar Elleri”, senin hançerenden çıktığı an
sadece bir türkü değil,
bir milletin ağıtı,
bir halkın tarihidir.
“Her ağacın meyvesi olur,
Her yiğidin bir sevdiği…”
diyen senin türkünde,
hayat felsefesi vardı.
Neşet, senin eteğinden tutarak büyüdü,
ama kendi yolunu yürürken
hep senin gölgesinde serinledi.
Ve dünya da fark etti bu sesi...
Kırşehirli bozlak ustası Muharrem Ertaş,
yıllar önce Japonya’daki konservatuvarlarda,
insan hançeresinin erişebileceği en yüksek ses kontrolü ve duygusal yoğunluk örneklerinden biri olarak gösterildi.
Bir Anadolu köyünden çıkan o gırtlak;
bilimsel çalışmalarda, laboratuvarlarda, müzik kürsülerinde ders oldu.
Senin sesin, hem bozkırda bir ağıttı,
hem Tokyo’da çözülmeye çalışılan bir mucize.
Senin duruşun,
ne şöhret,
ne para,
ne makam tanırdı.
Senin gönlünde tek sultan:
saz,
tek yoldaş:
gönül,
tek rehber:
doğruluktu.
Senin türkülerinde ne fazla vardı,
ne eksik.
Sadece olması gerektiği gibi...
Doğrudan, dupduru, insanca.
Ve bugün biz
sazdan bahsederken,
türküden konuşurken,
bilmeyenlere şunu söylemek zorundayız:
“Sazı konuşan ilk usta odur…
Sözü eğmeden söyleyen, özün ustası odur.”
Neşet’in sesi bozkırın nefesiyse,
sen onun göğsüsün,
köküsün,
kaynağısın.
Bugün seni anmak;
sadece geçmişe saygı değil,
bir halkın belleğine, özüne, terbiyesine sahip çıkmaktır.
Senin mirasın yalnızca Neşet değildir,
senin mirasın
bu topraklarda sözü bükmeden söyleyen
her hakikat sahibinin iç sesidir.
Muharrem Usta,
Sen konuşurken susulur,
Dinlenmez —
Kıymetlenir.
Haydar Güner