ılık ılık aktın gönül pecerelerimden
eyüpsultandan süleymaniyeden yükselen
kutlu çağrıyla
haşredek türbedarı olurum fatihin
şevkatli sinende
surlar
kapılar vardır
girince ağlanır
kapılar vardır
görünce cuşulur
kapılar vardır
umutla koşulur
Ne istediler aziz iskeletinden senin..
Konstantinopolisi İslambol yapan usta,
Üç kıta dörtyüz üzeri muhteşem eserin,
İşte aranan kaybolan kafatasın senin.
Bu ulu kültürün ölümsüz büyük mimarı;
bir burukluk kaplardı minicik yüreğimi
her okul çıkışında
şehrin kıyısında bir mahalle
mahallede için için ağlayan bir virane
kibrit kutusu binalar mı sıkardı
maziyi hatırlatan yapımı bizi çekerdi
her faniye bu kadar güzel mi yakışır ölüm
bembeyaz kefen arasında o ne tatlı bir uyku
hayvanlar kefenleriyle yaşar
ve ölür derdi biricik babam
sonsuzlık ülkesine herdaim hazır
kıpır kıpır sayısı bizce meçhul can
yemyeşil bir zaman
bir tablo gibi mekan
buradan ulaşılabilir mi güzellikler ülkesine
bu ağacı kesen kim
yaprakları ağlıyor
bir horoz ötüyor dağın yamacından
kızıl bir ırmağın özlem dalgalarıyla buluştuğu mekan
güneş burada merhaba der karadeniz üzerinden güne
binlerce ürkek can
kanat çırpar kadim bir uygarlığa
kazıdı tabletlere görkemli ulu medeniyet
güneşin denizden doğduğu ülkeden geldik diye
dostsa hançeri vuran
edemezsin tek söz
kıpırdıyamaz
dil lal olur
hüzün kaplar her hücreni
öyle gizemli saray ki
göz kamaştıran
sultanı kim olacak
ne sen karar verebilir
ne de ben
sadece hüve
yağmurla yürüdüm istanbulu
her sokakta dipdiri ıslanmayan anılarım
elem
ansızın doldu ruh pencerelerimden
gözyaşlarım karıştı ağlayan katrelere
mısır çarşısını dıştan dolaştım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!