der ki üstadım:
“Kafdağı’nı assalar,belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin,kılını çekmez akıl! “
.
sen ne sorarsın bana hocam
emeklerimi,
Güç insana olur mu yar
Mazlumdan af dilenecek
Her şeyin bir bedeli var
Ödenmiş ya da ödenecek
*
Dost, ağzı sıkı,yeni dar
bugün doğum günün
'nice yıllara'
diyemeyeceğim
ana rahmine düşmeseydin keşke!
umutlara pusu kurup
vurup kaçan
veto ediyorum
gönüldeki
tüm umutlarımı
ihtilâl gibi
yazdığın son mektuptan sonra
artık yasa yok yaşantımda
Gönül bitlerine....................
Atsan atılmaz,
Götürsen pazara,
Satsan,satılmaz…
Ne sever,
Gönül suyu bu;
Sirke de yapar,
Şarap ta.
Buldu mu üzüm suyunu,
Damaklara lezzet pekmezde…
Sirke yapar,
Başımı koyup taştan yastığa,
Bedenim oyanı-buyanı dönerken,
Gönlüm onu seyreder,
Yukarıdan…
.
Ve,
gözlerinde
öğrenilmiş çaresizliğin yılgınlığı
dudaklarında
söylenmemiş sözcüklerin kıpırdayışı
ellerinde vurulmamış kelepçelerin tutsaklığı
dizlerinin bağlanmamış çözüklüğü
sen sanıyor musun ki
sana öyle hayran bakışımda
güzelliğine hayranım
yanılıyorsun güzelim
ben güzel huyuna hayranım
ve bakışlarım hayretimdendir
YAŞANMIŞ BİR ÖYKÜ--geçmişte sayfamda yayımlandı
Bu çilekeş mesleğin mensupları olan bizler; kuş uçmaz,kervan geçmez yörelerde devletimizin tek temsilcisi olarak en ücra köy ve mezralarda görev yaparız.Bize bu yüzden köy öğretmeni denir.Ve biz Dünyanın bütün çiçeklerini sever,onlara gözümüz gibi bakarız.
Köyde görev yapan öğretmenler okullar açılmadan Eylül ayında göreve başladıklarında alır ellerine valizlerini düşerler yollara her biri ayrı yörelerden aynı kaderi paylaşmaya,sevinçle varırlar köye.Köy tarladır,tarlasıdır onların ekecekler-biçecekler….Varsın suyu olmasın,yolu olmasın,elektrik,telefon olmasın ne çıkar.Aslan gibi yürekleri var ya.Köye varılır.
Tanışır bilişirler kader ortakları ve eğer birkaç öğretmen iseler her gün bir araya gelir zaten çoğunluğu okulun lojmanında yada müdür odasında kalır bazıları ve her an birliktedirlir kader ya bu…!
Çoğu zaman bir sevda düşer yüreklerine ve kader arkadaşına vurulur,sever onu.Kendi arasında da olsa söz keserler.Bir ömür boyu beraberliğe ve bir ömür paylaşmaya bu çilekeşliği…Okulun badanasını yapar,çitleri onarır,planlarını hazırlar, akşam olunca da hep bir araya gelir çile ocağında kaynattıkları çorbayı içerler.Bu sırada kapı çalınır”bir hastası vardır”yardım ister” Memed Emmi’nin gelini doğum yapacaktır,yardım ister aman öğretmenim….koşar benim öğretmenim, çorba kaşığında bırakır açlık hislerini…
F Tipi cezaevinde yanarak ölen Muharrem Çetinkaya ile bağım yoktur.
Bilgilerinize...