velhasıl, doğduk.
yaşamak zorunda değiliz..
Cennete merdiven lazım değil mi?.
O gün geldiğin de korkma,
ağır ağır yüksel kaburgamda ki basamaklardan katlara.
Gördüğün her melek cemâline bürünsün sevgilim,
ağır ağır yüksel.
Korkma.
bugün haftanın sekizinci günü;
günlerden sen.
zaman kavramını yitirip tüm alçaklığıyla geldiği vakit, günahlar rüzgar gülü misali savruldukça esenlenecek.
dünyanın eğimi değişecek, bu galaksi evreninin, tam ortasında hükmedercesine kibrin.
tanrı artık misafirini yollamayacak,
cennetin koridorlarında koşup oynamak;
her şey aynı.
her sabah uyandığım da sağ kanepede duran yastıklar aynı.
mideme indirdiğim yemekler aynı.
her gün aynı reklamlar.
yollar aynı, ayakkabılarım alışık münzevi kerouaclara.
kaldırım aynı, nadiren köpek dışkısı ya da sakızlar, izmaritler bu durumu değiştirebiliyor.
bir bebeğin ilk duası gibi;
dokunaklı.
sabahları günah, geceleri zina kokuyor bu metropol.
azizemin eteği tutuşmuş, rahibelerin harmanisi gölge etmiş saçlarına.
cehennem dedikleri şey bu olsa gerek, nefesine nefesler karışmış.
üflesen de söndürsen şu güneşi, buz tutsa tütün kokan ellerimiz, hiç ayrılmasa.
Bedenleriniz, ruhunuz, aşkınız artık hiç biri göt silmeye değer kutsal değil.
İroniden çakmayan bireylere felsefik cümleler kurmak ne haddime.
"Elinizi biraz cinsel kulelerinizden çekip beyninizi okşayan güzel makinalara sorun" diyebilirim sadece.
Neden kutsal olan her şey kapı dışarı edilecek kadar öksüz?
Bizlere ne oldu maddenin etkisinde miyiz?
Hayır.
Bir gün sizi enterese etmeyecek bir şekilde üç kuruşluk toprakların arasında bulacağım kendimi. Görünmeyeyim diye memleket çileli gazeteler örtecekler üstüme.
Oysa ki annem battaniye örterdi hep üzerime, görünmeyeyim diye değil elbette üşümeyeyim diye.
Belki de ceset torbasına tıkacaklar.
Siyah, karanlığın en dibinden insanlar göremeyecek orta parmağımı.
Yok yok Muhammet olarak söylüyorum ölümüm şahane olacak.
Diyeceksiniz ardımdan öyle demişti diye.
yazın beni,derin boşluklardayım
ölü boşlukta.
mavimiydi gözlerin
kırmızı gecelerde.
zincirlemesine gelen
boğuk,sesi kısılmış tıfıl kadınlar.
zihnimizin en evhamlı zamanlarında ortaya attığımız, alkolün ya da diğer maddelerin esiri olduğumuz zamanlar bizler birer meleğiz.
iyi veya kötü.
damarlarımızdan pompalandığı zaman eroin kentin en üst mevkilerinde, apartmanlarında, villalarında, malikanelerinde, zenginlerin yataklarına attığı kadınları konuşuruz.
bizler hiçbir şeyin kölesi değiliz.
sizler göt cebinde cüzdanlarını kaşıyan patronlarınızın dolarlarısınız.
bizler yalnızız.
aynı sonbahardık biz,
ayrı esintilerdik.
aynı baharın getirdiği,
ayrı ağacın yapraklarıydık.
aynı denize bakan,
ayrı gözlerdik.
Duası ellerinde infilak edenler.
Ucuz yaşamın kölesi olup,lüksü belinden bükenler.
Hayatı Amerika’da sananlar.
Bir kevaşe için kilometrelerce gidip,2-3 kapak almadan beceremeyenler.
Yaşadığı zevki kucaklarda bırakanlar, acizler, sefiller, insanlar.
Horozun gagası sırnaşırken sabaha bir tabak çorba içemeyip, akşamın efendisi kesilenler.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!