Taşıyamıyorum, göz kapaklarım ağır.
Asılmış, üstüne binen yükle kaşlarım.
Duyamıyorum, sanki kulaklarım sağır.
Yorgun gözlerimden damlıyor göz yaşlarım.
Soğuk değilken hava ellerim üşüyor.
Rüzgârda savrulan hüzünlü gazel.
Altın yaprağımı Ey-lül sen üzdün.
Aklımda yer edip kaybolan güzel,
Sen de benim için hüzünlü güzdün.
İçimdeki aşkı vursam dışarı:
Eriyecek dağın üstünde karı.
Çiçekler açacak yeşil ve sarı.
Akacak nehirler yokuş yukarı.
İçimdeki aşkı vursam dışarı...
Kalabalık içinde yalnız bırakır seni şehir.
Köyde bulduğum samimiyet sıkıntıma panzehir.
Paralel dağların arasından akar yeşil nehir.
Sarının ışığında parlamasında bütün sihir
Sessiz perdeler, sönük tüm lambalar
Camlarına baktığım her kurumda.
Düşmemesi için bir sessizlik var,
Bir çığ birikmiş gibi uçurumda.
Hırçın tipiyle yerden kalkıyor kar.
Nere gitsem senin için ayanım.
Sana bir bir beyan olur zamanım.
Ziyanımdan sığındığım limanım,
Kuru bir tek imanladır ziyanım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!