Rüzgârda düşen çınar ağacının yaprağıyım
sallanan bir gölgeliğin altında serinlenmek
Tozlu raflarında çoktan okunulmuş kitapların arasına konulmak
Hiç dokunulmamış ve koklatılmammış hayal misali
Yaşarken ölü insanları gördüğüm yeter
Ölmek güzel şey
Kapkara kalplerimizi bembeyaz kefenle örtmek güzel şey
Vücudumuzdaki kaldırım taşlarının izleriyle değil belki
Sıcak ve yumuşacık yataklarımızda ölmek güzel şey
Sabah kahvaltısında birkaç kurşunla doymak da nasip
Dört duvar arasında özgürlüğü hayal etmek de güzel şey
Dünya denilen bir sahneye düştük aniden
Zalimlere karşı susmayı öğrendik sinirden
Değiştirecekmiş bu dünyayı diyordu önceden
Unut bunu sahnemizi dejavuya sar yeniden
Dünya beklemekten ibarettir arkadaşım
Milyonlarca ışık yıl uzaklıktaki iki gezegen gibiydik
Senin diyarında güzel anılar ve durmayan şenlik vardı
Benim diyarımda ise ölmüş çocuklar ve bitmeyen çöplük vardı
Benim payıma, keder ve eksilmeyen pişmanlık düştü
Senin payına ise mutluluk ve bumerang olan kalbim düştü
Sen hep açık havada açan bir güneştin
Senin göz rengin Umut
Benim ise kan
Kan ve umut birbirine bakmamalı
Zira umudun mertebesi kanın ulaşamayacağı seviyede
Umudun mateminde cesaret birikir
Karanlıkta eskimeyen yüzlerimiz var
Güneşin görmediği yüz hatlarımızda bir umut izi var
Artık Umut yetmiyor bana
Artık Umut yetmiyor bize
Umut, darağacın da sallanmadan önce güzeldi
Alkışlar eşliğinde umut asıldı, gömülen gömüldü
Nav agiri xerîptda dicemidim
baskê min şikandin, nikarim bifirim
Çivikî kuştî di ser me re difirin
Ez şerm dikim li wan çivikân binêrim
Kurê ki neynikê de min nas nake
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!