2001 Yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Daha çocuk iken onu şairliğe bir adım daha yaklaştıran acılar ile mücadelesi başladı. Doğuştan ortopedik bir hastalık mücadele eden Muhammet, 6 ve 10 yaşlarında ameliyat geçirdi. Daha öncesinde de alçı tedavileri gördü. Daha sonra ilk okul ve orta okulunu bitirdikten sonra Liseye 75.yıl Cumhuriyet MTAL de başladı ve şuan da hala devam ediyor.
Fabrikaların karanlık gizemli dumanlarından kalma , biraz da odamda ki
küçük sobanın isin den durma karanlık var burada.
Perdelerim de durmaksızın akan yorgunluk nehri , yalnız bir o kadar yorgun
ve haşmetli olan geceden kalma gür yağmurun sabaha bıraktığı taze çiğler ile temizlenecek galiba.
Geçen günler yavaş yavaş öldürüyor bedenimi
Öyle ya ölmeye planlamış birer canlı fosiliz bu dünyada.
Bakıyorum ki her sokak başında bir art niyet bir fitne
Sonra dönüyorum yüreğimde ki şaire , sorarım hep niye ?
Deniz ile Gökyüzüne bak !
Onlar imkansızlığın mavi aşıklarıdır.Aralarında binlerce metre mesafeler, katmanlar olmasına rağmen yinede hiçbir şey engel değildir ki onların sevdasına.Deniz yine yansıtır Gökyüzünü kendinde , Gökyüzüne sahip martı da aşıktır Deniz'e. Ve sen Ey Âşık sakın onlar asla kavuşamaz deme ! yağmurlar yağar Gökyüzünden Deniz'e . Huzur yağar. huzurla dolar gölleri, okyanusları ve tüm suları. Ve Deniz'in aşkının heybeti kadar büyük Tsunamiler çıkar Gökyüzüne değer Deniz'in Dalgaları...
Ekim'di, Hava'da yağmurundan ayrılmış bulut yalnızlığı vardı
Ve bir o kadar da gece'nin soğuk yıldız dolu yaldızlığı
Sert rüzgarlar vardı, tıpkı denizi yaran dalgakıran vapurlar emsali
Yüreğimi yarardı , ve düşlerim ve umutlarım ve sensizliğin sonbaharında üşümüş ellerim ve yüzüm sarardı.
Yorgun bir şehir edasıyla, bir bardak kahve ile sızacağım galiba şu köşede ki koltuğuma.
Önce kütüphaneme gideceğim, el gezdireceğim o tarih kokan tozlu raflarda.
Elime bir kitap gelecek, içi dışı büyüleyici kavramıyla bütünleşmiş sayfalarıyla…
O da ne? Yüzümde bir gülümseme belirecek, yüreğime dokunacak bir sefayla.
‘İstanbul’ yazacak o kitap da. Tarih yazacak, Aşk yazacak, Fetih yazacak her bir kelamda.
Karadeniz'in için de bir sabah düşün güzel kadın
Dağların kol kanat gerdiği o güzel bölgeye bir gün düşerse yolun
Çam ağaçlarının ve onların kozalaklarının süslediği her yerde
Benim göz yaşlarımla karışmış Karadeniz yağmuru vardır o sana beni anlatsın
Eğer bir üşüme alırsa saramadığım o minik yüreğini
Oysa bir bakışta saklıdır insanın tüm hayatı.
Kimi bakışında nefreti gizler tüm şiddetiyle
Kimi gözlerinde ki yaşları gizler tüm acısıyla
Kulak verin bu dediklerime
Issız bir sonbahar gününde, şeffaf bir durağın önünde bekliyordum
Saat 5,45 otobüsünü
Yol karanlık, hava karanlıktı yine
Güneş kaçmıştı ama nereye ? kimler kaçırmıştı onu ? Bir nebze tutabilseydim keşke elimde... Avucumun içinde minik bir güneş olsa yeterdi kendime...
Neyse otobüsüm gelmiş, gecikmiş yine lanet şey geç kalıyorum bak yine bir yerlere
er insan bir çuval bir içinde geldi bu dünya ya
Kiminin çuvalı örülmüş altından zümrütten tellerle
Biz unutulmuş tayfaya da kalmış 3 kuruşluk yamalar sanki dikilmiş bakırdan iğnelerle
Sanıldık ki piyasda bakır kadardı değerimiz çok vardı sanki ham maddemiz gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!