Çıkarıp bakamadım asla sessizliğine,
Yokluğunu kaybetme korkusuyla,
Yokluğunu bir eski resim gibi,
Koynumda taşıdığım.
- yokluğuna olan aşkla -
Söyle,
Unutabilir misin güneşin rengini.
Ya, kırlangıçların sevinçle gülmesini,
Rüzgarların gelişi güzel esmesini?
-rüzgar bir serseri aşık,
Binlerce yıldır yanıyoruz biz...
Derimiz dökülüyor yana yana...
Kanımız şorluyor.
Binlerce yıldır yanıyoruz,
Tutuşsun diye dünya,
uzun ve sert bir
kama gibi
girmişsin,
ortadoğunun kalbine...
teodor ve gurion
Hey ki heeyyyy!
Yetişir mi sesim, derisi karaların çığlıklarına?
Vebalini, eli silahlı, çıplak ayaklı neferlerinin,
Vebalı cesetleriyle ödedin.
Var mıydı? Sorarım sana, Kolomb' un,
Boynundaki haçtan başka elinde asası?
Sen uyuyorsun ya, şafağa kadar,
Duruyor dünya,
Doğanın bütün sesleri duruyor,
Işık, ışıtmaz oluyor...
Uyandırmamak için seni...
07-03-2013
Parmağım parmağına değdiğinde,
Serçe olurdum, ağzımda buğday tanesi...
Buğday tanesi kadardı mutluluğum.
Yani,
Bu son şiirim olsun,
Yoruldum artık bu şehirde aranmaktan,
Aramaktan, bütün kelimeleri..
Son şiirim olsun bu,
Elbette yine aynı coşku,
Adını söyleyemem.
- Ben, ben olmam o zaman -
Günah artık bütün harflerin...
Söylersem,
Kara bulutlar kaplar güneşin önünü,
Sen gittin, yağmur başladı burada,
Sen döner misin? Donmene biter mi, Bu yağmur? Bilemem.
Gözyaşlarım da akmaya başladı.
Karışmasın diye yağmura,
İçime doğru...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!