Ruh bitap, gönül muhterik, bilcümle susuz tüm zerrem
Ben ki asiya’ya değil, abın sahibine geldim
Senden ırak olduğum an, hep küskündür bana gölgem
Gölgevari bedenimi, tenvir buyurmaya geldim
Ömrüm tahkikat içinde, geçti maziden bu yana
Yaşlanan benmişim, yaşlanan değil yıllar,
Yıllar hep genç kalır, şahit; kırışıklıklar.
Kaç anı sakladım, neler yaktım içimde,
Gençliğim hapsolmuş, kerpeten dişlerimde.
Acımasız bir kış, iz bırakmış saçımda,
Yağmur yüklü biriyim, şu nehrin kıyısında
Gözlerim uyku satar, yüreğim tedirginlik
Oturmuşum bir kentin, yalnızlık sokağında
Gökyüzü siyah fakat, bulut giymiş gelinlik
Birbirine zıt lakin, bir senfoni içinde
Gökkuşağına sensiz sarıldığımdan beri
İçimde kararan renkleri atamadım hiç
Yüzün bir kar tanesi gibi sarınca beni
Güneşin altında uzanıp yatamadım hiç
Devriliyor oysa kaygılarım gülüşünle
Yaprakların senfonisi, kulağımda çınlıyor
Damlarken yağmur kucağına, usul usul
Sanki her zerresi bana, o nerelerde diyor
Yine mi hicrettesin, yine mi zorlaştı vusul
Arkamı dönmekten korkar oldum herkese, neden?
Ya Rabbi senden çokça arzularım var bugün
Her dileğimde sen ve her isteğimde sen var
Haketmiyorum kabul, kul olmadım hiç bir gün
Lakin rahmetin yanında sonsuzluk bile dar
Sonsuzluk sanki bir damla, rahmetinse umman
Kader; duyguların seyrini değiştiren
Arzuların üstü kudret
Demirden pranga
Bazen dağ, bazen inişi olmayan bir rampa
Sadece seyret
Belki hayallerindeki güzel; çirkin
Her sabah aynada sana bakarak
Ümitsiz hayaller kurabilirim
Sessizce yollara kulak asarak
Uzaktan sesini duyabilirim
Hem suyum hem aşım hem taşım küstü
Nedir bu hal çözemedim kendimi
Anlatmaya hiç mecalim kalmadı
Bir kağıda çiziversem derdimi
Tutup silecek hayalim kalmadı
Uykudan çok aşka küskün gözlerim
Gözyaşına inandım, düşeni hep kaldırdım
Vicdanıma yenildim, yalanlara aldırdım
Ruhumu gaflet denen pisliklere daldırdım
İşlenen onca günah, silinmiyor ki tezden
Yüreğimde safi nur, gelemiyor görmezden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!