kalem kırılınca yazılacak ne kalır
demedim hiçbir zaman
sayfalar ne saklayabilir
gerçekten başka
dilime dokununca keliimeler
senden uzaklaşacağım
EY AŞK
Muhammed Tuver
Batık gemiden izledim gece yakamozu
Sarhoş rakısına düşen bir zeytin tanesiydim
İki kör kuyuya düşerken
Eteklerindeki firengiyi cebine koydu
Hayallere aşık olanlar
öfkemi yıkıntılarıma gizliyorum
ben yokken sensiz duvarları özlüyorum
korkacak kadar küçük
konuşacak kadar büyük
susacak kadar olgun
''Suskunluk intiharsa
Konuşmak da benim kendimden aldığım intikamımdır...''
Yaşamışlığım
Acem gülü’ne
kentim
beni neden yalnız bıraktın
bir kölenin ağlamalarıyla
zehrini endamından alır gözlerin
cehennem her ateşini bana yakar
zehrini endamından alır gözlerin
Nice mermerlere bastı ayaklarım
Kırılanların hiçbiri benden değildi
Yürüyen ben değildim hiçbir zaman
Yürütendim zamanın gölgesini
Közün içine düşen ellerimi küllerle süsledim
Perdeleniyor gözlerdeki son oyun
Karalanmış kağıt üzerine
Ve sularla yazılıyor
Ekinlerin hasat sonrası topraktan ayrılışı
Titrek bir gülüşün korkusunda saklıydı
Terkedilecek mevsimin sancısı
yaşayacak kadar zamanım yok
aslında ölüme beş var
baldırana banmışım
abanmışım belki de
yalnızlığa adanmışım
vefama yenik düşmüş
'kalem kırılınca yazılacak ne kalır'
demedim hiçbir zaman
sayfalar ne saklayabilir gerçekten başka
dilime dokununca kelimeler
senden uzaklaşacağım
EY AŞK
Yıldız Tuver'e
Bir sancıdır çeker dururum
akşam sabah yılgın bedenimde
iki kürek bir kayık bir de deniz
dolu bir bardak içinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!