Peygamberim,
Öyle bir hasret ki içimde yanar durur,
Ne vakit semada ezan-ı Muhammed'i çağlasa,
Gönlümde aşkla yanan bir sızı yükselir.
Zikrinde huzur, isminle kalbime sekinet gelir.
Sen ki “Ümmetî, ümmetî” feryadıyla ömrünü adadın,
Biz ise seni görmeden sevdik,
Sen bizi görmeyi murad ettin,
Lakin biz, vuslatsız bir aşkın yolcusuyuz.
Sahaben canı gönülden yanında oldular,
Bedir’de semadan melekler indi saflarına,
Uhud’da dişin kırıldı, miğferin battı mübarek yüzüne,
Hendek’te açlıkla yoğruldular,
Lakin hep "Seninle olmak" idi en büyük ganimet.
Peygamberim,
Sen ki Kuran’da metholundun,
Rahmetsin, hem cinne hem insana,
Nurunla alemler nurlandı,
Cahiliyenin karanlığına doğan bir şems oldun.
Yetim iken yetimliği yücelttin,
Mağarada inzivada iken dahi ümmeti düşledin.
Senin için açıldı sema kapıları,
Miraç’ta ümmetine secdeyle niyaz ettin.
“Ümmetî Ya Rab!” dedin,
Cebrail hayran, Arş hayran, Levh-i Mahfuz sükut içinde…
Peygamberim,
Sen bizi ashabından daha ziyade sevdin,
“Kardeşlerimi özledim” buyurdun,
Sordular: “Biz değil miyiz Ya Rasulallah?”
“Hayır,” dedin,
“Siz benim ashabımsınız,
Kardeşlerim beni görmeden iman edenlerdir…”
Rehberimsin, önderimsin,
Yolun Hakk’ın yoludur,
Sünnetin yıldızdır gecelerimize.
Her salavat bir yakarıştır sana,
Her secde bir vuslat arzusudur.
Canlar feda olsun sana Ya Muhammed'ül Emin,
Senin hürmetine bağışlanmak ister gönlüm,
Sancağın altında haşrolmak,
Kevser’den içmek ister ümmetin...
Cennetle müjdelediğin,
Orada komşun olmak,
Medine’nin mübarek sokaklarında,
Sohbetini dinlemek isterdim.
Kayıt Tarihi : 17.9.2025 10:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.