Tokat resadiye dogumlu.
Bir dernek bunyesinde arapça gramer
üzerine ders vermektedir.
Sağa yumul, sola kıvrıl, yine çaresizsin
Kabrin dayanılmaz azabıdır başındaki
İstersin ki; alem çeneni kurşuna dizsin
Kalmasın yeterki sende bu işkence baki
Daha elim bir azab olamaz tende vaki
Bahara tutulmuş, vurulmuş biriyim
Eylülün sarılığı kurutur beni
Ne ekimde, ne de kasımda diriyim
Sonbaharın ıslığı kurutur beni
Aralık gözümde yağmura gebedir
Biz hergün yaklaştıkça ateşli ufka
Sen bize kurumayan gözlerle baktın
Sevgili, yüreğin bu kadar mı yufka
Baba gibi sıcacık sözlerle baktın
Taif diyarında duymadılar seni
Ruhumu kirpiklerimin uçlarından süzüp
Koyacak yepyeni bir bedeni arıyorum
Neler varsa gönlümde şüpheden, kinden yana
Üstüne giydirecek kefeni arıyorum
İntizarı inletirdi ruhumun, cihanı
Yar anlamadı, defterine heyula yazdı
Kalbim bilmedi, beni bu dehlize atanı
Yar mütebessim bir halde mezarımı kazdı
Ne olurdu! yoluma kollarını gerseydi
Ey gönül biliyorum, külfeti çoktur amma
Sen yinede sabret, biraz dayan gecelerde
Terket rüyaları, uykuyu sefa sanma
Eskimeyen huzuru ara, an gecelerde
Karanlığın kendince başka bir dili vardır
İliklerinde duyar hıçkıran, gecelerde
Kendi muradımdan geçerek artık,
Nefis ve şeytandan dul olmak vardı
Alnı seccadede, dizleri yırtık,
Allah'a yakaran kul olmak vardı
Firar edip zulmün karanlığından
Bilmedin kıymetimi, yıllar oldu, bilmedin
Gözyaşım ki; yüzdüğün sular oldu, bilmedin
Benliğimi ardına salıverdim ebedi
Kirpiklerin boynuma yular oldu, bilmedin
Sırtını dönerken bana gideceğim diye
Varacağın diyarda bahar soldu, bilmedin
Ya bütün lütfunla gel, ya rahat bırak
Esir aldın beni, gönül sana tutsak
Şiirler suskun, çorak toprak gibiyim
İşit! son kelimem kül oldu; yanarak
Lal olur dilim; hayaline bakarak
Kumsala sevdalı dalgalar gibiydim
Çekip gitsem de, yine dönerdim elbet
Bağrı ona yanık çerağlar gibiydim
Dudakları oynasa sönerdim elbet
Bir ömür verdim de, bir gün veremedi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!