Be hey ahmak! Kime kanıtlamak niyetindesin kendini
Varlık isen şu fani dünyada, Mâlik-ül Mülk o değil mi?
Be hey âmâ! Kimin için yağar şu gafil gözlerindeki yağmurlar
Nasıl medet umar aciz bulutlardan, Basîr olan, yalnız o değil mi?
Aşk nedir, neye denir? ne kadardır değeri?
Bir nefes sıhhat mıdır, yoksa ölüm müdür ederi?
Hangi kutlu aşk bitirebilir, ruhlardaki gamı kederi
Ve hangi aşık değiştirebilir, şu ruh emici makus kaderi
Bir parça pamuk tenden mi ibarettir aşkın kifayeti
Ey benim canımın içi sevgilim, ey memleketimin yüce sultanı
Şiir değil, ne olur teselli say, senin için yazdığım bu satırları
Teessür etme; şehirler uzaklaştıramaz, mesafeler edemez Zühre!
Senin yörüngende parlamanın meftunu olmuş, bu zavallı mehtabı…
Ey benim deniz gözlü aşkım, ey gönül köşkümün anahtarı
Ben sıradan bir vatandaş olmak isterdim Âli Osmaniye’de
Her bakımdan güzel ve bereketli olan, altın çağında yaşayan
Sekiz değil, seksen bin beyit yazmak isterdim Bayezid’e
Kendi lisanımda… korkmadan, abartmadan, emir almadan
Bir kasırgadır kızılın beni benden alan
Gözlerin, kainattaki en kutsal mabedim
Kan kırmızısı saçlarınla boynuma dolan;
Zülfünün arasında husul olsun ebedim…
Dudağın bir kızıl goncadır, lafzın sarmaşık
Çocuksu bir sevdaydı benimki
80’in de seksek oynamak gibi
Bir bebeğin parmağını emmesi
Ve bir annenin merhameti gibi
Hani gözlerinin rengini sormuştun ya bana,
Ben de tüm renkleri saymıştım
Kızmıştın... oysa bilmediğimden değil
Ben, sen de gördüklerimi söylemiştim,
Sen ise herkesin gördüğünü duymak istedin…
Ben o mühür gözlere kahverengi demem,
Öyle bir gül ki giderken, başka hiçbir sesi işitmez olsun kulaklarım
Öylesine hoyrat öp ki bu kez, dayanamasın; parçalansın dudaklarım!
Son bir defa dokun bana, sıcaklığın kuşatsın bedenimin her zerresini
Sonra yak kalbimi, yak gitsin ellerimi, yak ki yazamasın seni parmaklarım...
Öylesine kolay unut ki varlığımı, alzheimer teşhisi koysun doktorlar
Dur yolcu! Ardında kılıcı kanlı atlılar mı var, niye bu telaşe?
Dur hele, yoksa güne mi garezin var, niçin yüz çeviriyorsun güneşe?
Sen bir suçlu arıyorsun, eksik diye hayatından huzur, saadet, neşe
Kimseden değil! Kendinden kaçıyorsun, günahlarından bu endişe…
Huzuru uzaklarda arıyorsun, lakin yürüdüğün yol hak değil
Hoşça kal gözleri badem, dudakları kiraz dilber
Gözlerinde ki acı, dudaklarında ki zehirle hoşça kal sana
Giderken, son bir kez bak etrafına, içine çek dünyayı
Eğme, kaldır yukarı başını, seyret bulutları, güneşi, ayı
Silme gözyaşlarını bırak, belki yüzündeki hüzün pür-ü pak olur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!