Bil ki bak düştüm dest-i aşka olma benden bigane,
El uzatır ise müjganına bad-ı saba, ruh-i siper eder bu divane.
Ra’d sedası misüllü sevdan şak eyledi gönlüm ru-i gül-i yar
İstemez asumandan dökülen katrelerin, aşk tohumlarını ekmesini aramıza ağyar
Aşk denen o duygu
hem çeşit çeşit..
kimseye düşmez,
bir parça eşit.
kimine oyun gelir,
Bu dert
gizli....
ne sen ne ben
bizli...
mor pembeden
olmuş izli..
Semada bir kamer misüllü, her an nur-u pak
Bir bakış ile ey can bu narı yak
Şemsin ziyası aksetmişse gül-i simana
Munis bir tefekkürdür bu garip hal bana
üzüm...
kızardı bakmaya
yüzüm...
görmeye dursun
yüzün,
kalmaz feri...
Kokun saçıp gülden a'la,
Misk-ü amber Ahmed Nebi
Canına canım feda ola
Canlar hayran Ahmed Nebi.
Çöller aşıp varsam sana
Dünya kalbin daraltmaya..
Süsü gözün karartmaya..
Mevlan Kadir yaratmaya..
Allah de kalbim, Allah de...
Halinden hep rahat mısın,
Bu yol Senin, bizler fukara
Hayatımız yokluğundan muamma
Gel gönüllerimize gir, ol bir mana
Ya Ahmed-i Mahmud Muhammed Mustafa..
Paslı gönüller bekler senden cila
Uzaklarda kaldın benden şimdi tek başına
Bilmem ki erdin beki çınarlık yaşına
İnce yağan kar! Tanelerini onun başından saç
Bu olsun benden sana teselli, ey yalnız ağaç
Bulutlarla selam iletirim her gün sana
Gül yüzlünün gül paresi
Hem Hatice'nin cananesi
Ali'ül Murtaza'nin yaresi
Annem Fatima'tü-Zehra
Bir gülüşü var Resul'den
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!