Okyanusta bir damla su gibi...
Şimdi hangi şehirde karartır gözlerini,
Hangi rüzgar okşar o asi saçlarını?
Ben burda, Diyarbekir'in taş duvarlarında,
Bir türkü yarım, bir sevda kanayan yara.
Hani o "gözlerinde siyah umutlar" vardı ya,
Gökyüzü neden mavi, bilmezdim,
Sen öğrettin, umudun rengiymiş.
Rüzgar neden eser, anlamazdım,
Sen gösterdin, özgürlüğün nefesiymiş.
Delibalın tadı, zehriyle bir,
Gözlerinde kararan bir gökyüzü,
Dudaklarda delibalın son zehri.
Her acı, bir yankı, bir sözü,
Tükenen nefes, hayatın cilvesi.
Şimdi hangi kaldırımda ıslanırsın bensiz,
Hangi şiirde bulursun o eski hevesi?
Ben buradayım işte, yine aynı şehirde,
Bir garip akşamüstü, bir buruk kahve sesi.
Hani o "maviliklere uzanan düşlerimiz" vardı ya,
Ne kadar da derin, o tebessüm çukuru,
En narin gülüşünle belirir birden.
Sanki bir inci saklı, bakışında durur,
Rüyalarıma konuk, her an yeniden.
İçimde açan bir çiçek gibi, o gamzen,
Ne de güzel süslüyor, yüzünü her dem...
Şimdi sensiz bu şehir, bir yabancı deniz,
Her köşe başında bir anı, içimde bir sızı.
Gözlerim arar seni, o tanıdık silueti,
Rüzgar fısıldar adını, bir kırık veda melodi.
Ellerim boşlukta kalır, tutunacak bir dal yok,
Diyarbekir surlarının gölgesi düşer tenime,
Yokluğun bir fısıltı gibi dolanır sineme.
Gözlerin karası, gecenin sırrından kara,
Ruhumun yarası, kanar durur yara yara.
Gidişin bir çığlık gibi yankılandı içimde,
Sonsuz bir boşluk kaldı, o sıcak nefesinde.
Her hatıra bir cam kırığı şimdi avuçlarımda,
Kanayan bir geçmiş, susmayan bir feryat dudağımda.
Gözlerin, bir zamanlar ummanın derinliğiydi,
Şimdi hangi dağın yamacında açarsın,
Hangi rüzgar savurur o isyan kokan saçlarını?
Ben burda, yüreğimde bir kanayan yara,
Diyarbekir gecelerinde bir sensizlik türküsü.
Hani o "gözlerinde bir ülke yangını" vardı ya,
Şimdi bu şehir sensiz, bir yabancı yüz gibi,
Her köşe başında bir anı, saplanan bir sızı gibi.
Veda busen dudaklarımda solgun bir hatıra,
Gözyaşlarım dökülür içime, bir kara yağmura.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!