Selçuklu Türklerinden benliğimiz
Karaman oğullarından çekirdeğimiz
Türklükle yoğruldu hamurumuz
Türklük var olana dek göçeriz, Göçmeniz Biz.
Cenap’ ı Allah bizi göçebe yaratmış
Türk beylikleri kurulduğundan beri
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Sayın Hüseyin Gedik (Adaşıma ) benim şiirimi yorumladığı için çok çok teşekkür ederim .
değerli can bilmenizi isterimki HERŞEYİ İLE İNSAN OLAN BİZLERİN bir kimliği var allahutaalanın verdiği ve üzerine insanların yapay yakıştırma kımlıkler ile hiç bir süret ile kıyaslanamıyan kıyaslanamayan İNSANLIK VAR
BENİMDE KONUYU TERS YÖNDE İÇEREN BİR ŞİİRİM VAR lütfen insanlığın bütünlüğünü koruyanlardan olun çeşitli kimliklerin tesirinde kalıpta insani bütünlüğe zarar verenlerden olmayın .
İnsanım türkçü değilim
Bir ozan var “arif” derler adına.
Derki bu dünyada Türk için varım..
Geçmişi elinde meşale gibi,
Derki bu dünyada Türk için varım!
Gür bir sesi var yürek doldurur,
Sözlerinin özü düşman öldürür..
Mesaj ile tarihini bildirir,
Yüreğinden derki bu dava ölmez!
Bu sözler sana Osmanca bakan;
Kendi düşüncene taht mı ararsın?
Ektiğin kin ve nefret tohumu
Yeşermez, yaşamaz kendini yorarsın!
Öfke ile saldırırsın düşmana,
Bulgar imiş, Nazi imiş, Rus imiş.
Bunlar düşmanlardan şöyle bir kaçı
Dahası var dahası, ermeni piçi!
Seslenirim sana; eyyy arif gardaş!
Düşüncen insanlığı içine alsın.
Kınadığın, kükrediğin, küstüğün
İnsan vatanı'nın eridir eri!
Milli birliğiyle saldırıyorlar,
İnsanlık bir yana! yabancıyız ya.
Dini güçleriyle saldırıyorlar,
İnsan bir yana! Müslümanız ya.
Söyle şimdi arif nasıl edelim?
Türkten başkasına zülüm mü gerek?
Bazı etniklere gardaş diyorsun!
Diğer insanlara nedir bu nefret?
İnsanlık özünde ağaç gibidir,
Her dalında başka millet olsa da..
Görev ise insanlığı kayırmak!
Meseledir duygu ile düşünceyi ayırmak! !
Maksadım incitmek değildir asla!
Bende geçmişime bakarım yasla…
Şahsi düşüncem de insanlık hasta,
İnsanlığa deva arif beklerim!
Yanlış yorumlama düşman değilim!
İşaretim insanlığa eğilim,
Bende Türküm al bayrağın altında!
Türküm ama Türkçü deyilim...
Hüseyin GEDİK
kim muhacir değil ki ....
mükemmel anlatımla dökülmüş yüreğiniz yüreğimize...
aynı benlikle atan yüreğinmize...
saygılarımla kutlarım...
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta