Muhabbetteki Sır Şiiri - Yusuf Tuna

Kelâm sahibi olan Allâh, bulutun kulağına bir sır söyledi can buldu,
Gökte bulutun gözünden su tulumu gibi yaşlar boşandı yağmur oldu.

Gülün kulağına bir sır söyledi,gülden mis gibi koku saçılıp gül kemale erdi,
Yüce Yaradan bir gül yaratıp onu renk ve râyiha saltanatı ile güzelleştirdi.

Yüce Hak taşa bir sır söyledi,taş kendini yerden yere attı,
Toprakta şekil aldı zümrüt ile onu mâden içinde akik etti.

Yüce Rabbim insana bir sır verdi,bu sır Hz.Adem'den Muhammed'e gitti,
Dünyada Hakkı bilen ve o sırrı muhâfaza edenleri Hak sonsuzluğa yüceltti.

İşte bu sır muhabbet sırrıdır,Allâh Teâlâ’nın rızâsını kazanmak bu sırla olur,
Hazret-i Peygamber'in şefaatiyle muhabbetteki sır Hakka aşık olan gönlü bulur.

Bu hakîkate âşinâ olan gönüllerde Hak ve rasulüne sevgi ile gözden yaş boşanır,
Peygamber’in muhabbetiyle ağlayan hurma kütüğü misâli bir aşk ve vecd yaşanır.

Bu yaşayışsa, beşeri, bir insan-ı kâmil olarak varlığın zirvesine kadar getirir,
Ahsen-i takvîme ulaştırıp Cenâb-ı Hakk’ın emrettiği sırât-ı müstakîme götürür.

Müstakîm olmanın devâmı Hak yoluna önem vermekle mümkündür,
Sâlihler ile berâber olmakise hassâsiyet göstermekle mümkündür.

Zîrâ bu berâberlik, rûh ve cesed dengesini kurar hayat yoluna gider,
Yâni insanın rûh pâdişâhının cesed câriyesine galebesini temin eder.

Nazargâh-ı ilâhî olan gönül, şu fânî âlemden kurtularak sırra can verdirir,
Hakk’a vâsıl olmanın mutluluğuna,Hakk’la berâberliğin huzûruna erdirir.

O huzur, doyulmayan bir sevdâdır,göze muhtaç olmayan bir görmedir,
İnsan vücudundaki uzuvlardan müstağnî bir yaşayış olup Hakka ermedir.