Bir şâir ağladığında
vicâhî kıyâmet kopar
dayanamaz bakamazsın yüzüne
hele bir bakta gör rikkatli gözlerine
bırakıp kederli başını
selin önünde nasıl çarpa çarpa sersiz gittiğini
görürsün suyun ateşe ateşin suya dönüştüğünü
kan şerbeti kanında
boğulmak şerbet şerbet
paslı kafeslere vurmuş gardiyan kanaryaları
sulukta suyu yemlikte yemi ağı
kon dört yüzlü tellerden tellere
sarı benizli kanaryam
öt babam öt
sevindir paşaları
cezâevinden bir güvercin uçurur gibi
helecan helecan elde halay mendilleri
beyazım
bembeyazım
süt beyazım
inandığım özgürlük
ey yüce gök
dert koşturan avlu
tütüne sarılmış beyaz
kefen beyazı değil
içimizden dışımıza akan dert dumanı
gözlerinden kanatlarından öpüp
salmak akça yâreni göklere
ya duvarın içinde kalanlar
kuş kanat vururken rüzgâra
alnının ortasından vurulanlar
salınıp sarılıp kucaklaştı ağlaştı hasret
özgürlük ve saâdetli aşk
ölümlü ölümsüz aşk
çürüyoruz ayrı damlarda
tek milletiz öyle ya
yoksa değil miyiz
öyleyiz elbet
bizi bize düşman eden
saraylardan siyâsetten öte
acaba hangi haslet
Kayıt Tarihi : 18.5.2020 02:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!