Deli Mavi Sevdalar Grubunda 15-21 Eylül tarihleri arasında haftanın şairi sevgili MÜCELLA PAKDEMİR ile şiir ve yaşam üzerine bir söyleşi yaptım dostlar. Onu biraz daha yakından tanımak adına bu keyifli sohbeti sizlerle paylaşıyorum.
Bize zaman ayırdığı için Sn. Pakdemir’e sevgilerimizle…
Rengin Alacaatlı
RA: Mücella Pakdemir’in sözlüğünde şiirin anlamı nedir?
MP: Şair; ruhunun derinliklerinde başlayan kıpırtıyı duyduğunda, bir duygu seline doğru sürüklendiğini hisseder. Nihayetinde coşkulu sözcükleri kağıda taşıran ve kaleminden damlatan ilham, şiirin doğumunu gerçekleştirir. Sıra bu bebeğe emek vermeye gelmiştir. Şairin bilgisi, kültürü, tekniği ve kaabiliyeti ortaya çıkan eserin kalitesini gösterir. Şiir beyinlere, ruhlara ve gönüllere ulaştırılmak istenen mesajın en kestirme ve en etkileyici yoludur.
RA: Şiirle ilk tanıştığınız yıllarda en çok etkilendiğiniz şiir ve şair adını verebilir misiniz?
MP: Şiir yazmaya ilkokul yıllarında başladım. O zamanlar ders kitaplarında yer alan şairlerin şiirlerinden etkilenmiş olmalıyım. İleriki yıllarda Orhan Veli Kanık, Necip Fazıl Kısakürek en etkilendiğim şairlerdir. İbrahim Sadri ve Atilla İlhan okumaktan zevk alırım. Beni en etkileyen şiir Necip Fazıl’ın “ Sakarya Türküsü” isimli şiiridir.
RA: Şiir yorumu sizce nedir ve nasıl olmalıdır?
MP: Şairlerin şiirlerine yorum yazarken, genelin görebileceği bölümde takdir ve tebriklerimi yazsam da, özel mesajdan şiirde gördüğüm, bana göre hatalı veya eksik kısımlarını şaire ulaştırıyorum. Keşke gönül kırmaktan korkumuz olmasa ve açıktan bunları yazabilsek de beyin fırtınası olsa, şiir adına bir hizmet verebilsek ve alabilsek.
RA: Peki bu durum sizce şiir adına bir kısırdöngü yaratmaz mı? Hatalar şiirin yapısını bozacağına göre takdir ve tebrikler ne derece doğru olacaktır?
MP: Edebiyatın bir dalı olan şiire gönül vermiş, yazan ve okuyan insan, gerek olduğunda kendi ismini bile bir kağıda yazmaktan üşenip, karşısındakine yazdıran insanların çok olduğu bu devirde, benim gözümde takdire şayandır. Şairin sayfasındaki yorumlar nasıl olursa olsun, o şiirin tamamının olmasa bile hiç değilse bir kısmının okunduğunu gösterir. Şiir son derece mükemmel ya da sadece karalamadan sayılabilecek seviyede bir çalışma olabilir. Okuyan bunu zaten anlar. Yorum yapmadan çıkılan, klasik sözlerle not düşülen, övgü ve ciddi yorum bırakılan şiirlerin yanısıra henüz yirmili yaşlarda bile olmadığı halde, böyle güzel bir uğraşı sebebiyle teşvik amaçlı desteklenen şairlerin şiirleri de var. Uzun vadede kalite yaşar, karalama nefes bile alamayıp yok olur gider. Yani kazanan yine şiir olur. İnsanlara yazma diyemezsiniz. Bu doğru da olmaz zaten. Bu gün hatalı yazan, ileriki günlerde eğer bir yeteneği varsa kalemini düzeltecektir. Bugün yapılan kuru bir takdir ve tebrik, güzel yazdığında coşkulu iltifatlara dönüşecektir. Kaldı ki ben zaten özelden şaire ulaşarak hatalarını mümkün olduğunca gönül kırmadan göstermeye çalıştığımı belirtmiştim.
RA: Şiirlerinizi incelediğimde daha çok hece vezni ile şiir yazdığınızı görüyorum. Sizi heceye yakın hissettiren nedir?
MP: Evet, hece veznine daha yakın ve yatkınım. Hece şiirlerindeki ritmin ve kulağı fetheden melodisinin beni çektiğini söyleyebilirim. Mükemmelliyetçi tarafımın, çerçevelerden hoşlanmasının da bunda etkisi olabilir.
RA: Heceye eğiliminiz bazı serbest şiirlerinizde uyak kullanmanızı etkilemiş değil mi? Fonetik açıdan mı tercih ediyorsunuz?
MP: Serbest şiirlerimde de kafiye olması, istesem de dizelerimi olabildiğince serbest bırakamayışımdan kaynaklanabilir. Hece eğilimimin ve sese önem vermemin, ille de ritm aramamın yanısıra, çok savruk dizelerin bana hitap etmemesinin de böyle yazmama etkisi oluyor diye düşünüyorum.
RA: Her iki vezin türünü karşılaştıracak olursak, birbirlerine üstünlükleri hangi unsurlarda olabilir?
MP: Şiir deyince aklıma, her ne kadar hece vezni ile yazılmış dizeler gelse de, serbest vezinle yazılmış bir çok şiire de, okuduğumda kalbimden vurulduğumu göz önüne alırsam, üstünlüğün vezinde değil, duygu, mesaj ve ustalıkta olduğunu belirtmem gerekir.
RA: Hece vezninin çok kuralı olmasına karşın bunları düzgün kullanmadan hece yazıyorum diyen birçok kişi var. Şiir sayfalarına uğradığımızda bu hataları göstermek, uyarmak doğru mu sizce?
MP: Antolojiye eklediğim ilk şiirlerime bakacak olursanız, benim de kurallara uymadan yazmış olduğumu göreceksiniz. Şair dostlarımın uyarıları sayesinde, hatalarımı görme imkanım oldu ve kalemimi düzeltebildim sanıyorum. Yine de hala farkedemediğim bir çok eksiğim vardır. Ben kendi adıma, hatalarımı gösteren ve beni yaptığım yanlışlar hususunda uyaran dostlarıma minnettar olurum.
RA: Söz şiir sayfalarına gelmişken, sayfalarınıza resim ve müzik eklemenizin sebebi nedir?
MP: Bestelendiği için müzik eklediğim bir şiirim var. Resme gelince, şiirin konusuna uygun düşen görselliğin etkileyici yanını yadsıyamayız. Ayrıca bu resimlerin grafik çalışmalarının kendi tarafımdan yapıldığını da göz önüne alırsak, zevkime uygun düşen bir sayfa düzeninden bahsedebilirim.
RA: Tarihe ilginiz olduğunu söylüyorsunuz. Tarihin etkileyici olaylarından yola çıkarak bir dizi şiir yazmayı düşünecek misiniz?
MP: Tarih konulu birkaç şiirim var. Başladığım ama bitiremediğim Afrika ülkelerinin çok eski tarihlerini anlatan bir şiirim de yolda. Keza Yıldırım Beyazıt’ı anlatan şiirim de ne zaman biter bilemiyorum. Toplumsal ve sosyal içerikli bir şiir eğer bu günü anlatıyorsa, yarının tarihi anlatıyor demektir. Bu sebeple gerek geçmişi, gerekse bu günü anlatırken tarafsız, duyarlı, bilgili ve hassas olmalıyız. Sorumluluğumuzu iliklerimize kadar hissetmeliyiz. İyi araştırmalı, doğru aktarmalıyız. Şair sorumluluğunu bilen kimsedir aynı zamanda.
RA: Çocukluğunuzda kendi senaryolarınız ile rol yeteneğinizi birleştirdiğinizi öğrendik. Peki, şu anda bir tiyatro oyunu yazıyor olsaydınız konusu ne olurdu?
MP: Bir aileyi ele alır, fertlerinin her birinin, şu anda toplumda aşırı uç dediğimiz tiplerden oluşmasını sağlardım. Aynı mekanda birbirlerine tahammül göstermeye çalışırken, karşı tarafın iyi taraflarını kabullenerek, kendilerinin hatalarını görebilmelerini sağlardım. Bütün bunları da kesinlikle komedi tarzında yazardım. Sonuçta toplum büyük bir ailedir. Mesajımdan insanlar yararlanabilirdi diye düşünüyorum.
RA: MÜCELLA PAKDEMİR ne renktir ve neden?
MP:.Kişi iç dünyasının yansımalarını, sosyal boyuta her zaman taşıyamaz. Bunun bir çok nedeni vardır. Toplum içindeki konum, sorumluluk, korkaklık, tembellik, gelecek kaygısı ya da uzun vade planları gibi nedenler, insanları bağlayıcı etkenler olabilir. Dıştan bakıldığında lacivert (baskıcı) , kahverengi (tekdüze) , siyah (kötü) profillerin, iç dünyalarına dalındığında sımsıcak ve neşeli renkler bulabilirsiniz. Bunun tam aksi dışarıdan pembe, beyaz görülen kişilerin iç dünyaları kapkara olabilir. İçi ve dışı aynı renk tonlarında olanlar da vardır tabi. İşte bu son bahsettiğim karakterler, kendileriyle ve toplumla barışık insanlardır. Genelde ışıltılı renklere sahiptirler. Bir renk ismi belirtmesem de, ismimin anlamının parlatılmış olduğunu söylemem size bir ipucu veriyordur sanırım.
RA: Son olarak size vereceğim sözcükleri kullanarak henüz adı olmayan bir aşk şiiri yazar mısınız?
Kılçık / suflör / susam / palmiye / çentik / nane / kale / kaşık / fırça / ütü / antre
MP: Üzgünüm, verilen donelerle ısmarlama şiir yazamıyorum. İçimden gelen duyguların getirdiği sözcüklerle yazmayı tercih ederim. Üstelik aşk şiiri söz konusu olunca bu isteğiniz iyice imkansız hale geliyor.
Deli MaviKayıt Tarihi : 20.9.2008 09:27:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Deli Mavi](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/09/20/mucella-pakdemir-ile-soylesi.jpg)
Şair:Mücella Pakdemir
Yer:Deli Mavi Sevdalar grubu
Bu söyleşide emeği geçenlere teşekkür ediyorum ve her daim başarı ve mutluluklar diliyorum...
TÜM YORUMLAR (5)