Mücâhid erenler gelsin meydana
Akına girenler gelsin meydana
Vatan benim dînim imânım deyip
Canını verenler gelsin meydana
Şiir vardır cephelerde savaşı
Başlatıp titretir dağlarda taşı
Şiir vardır siler gözlerden yaşı
Sözü tez; olanlar gelsin meydana
Tılsım vardır kulakta küpede
Yedi düvel oynaşıyor tepede
Dün çanakkalede bugün cephede
Sinesin gerenler gelsin meydana
Gönül kapısının kiliti olmaz
Dergâh-ı muhabbet eliti olmaz
Dînîmiz İslâm’ın feliti olmaz
Basar göz olanlar gelsin meydana
Bu meydan erlerin cihâd meydanı
Düşman ile sarılmıştır her
Kimin; tatlı ise gelmesin, canı
Sözü söz olanlar gelsin meydana
Hatça Ana, Koca Memil Ayşegül
Serhaddaki Kara Muradım bülbül
Kükrüyor beğlerin altında düldül
Donkişot kıranlar gelsin meydana
Biz GÂLÛ BELÂ’dan eğilmez başız
Baba bir ana bir hep bir gardaşız
Dosta gül düşmana atılan taşız
Azı bâz olanlar gelsin meydana
Yürekte sızımız şiirdir bizim
Kaderde yazımız şairdir bizim
Deli-velî eden şuur, azizim
Yozu öz olanlar gelsin meydana
Bu meydandan kalkmıyorsa toz oğlum
Bilesiniz haykıranlar yoz oğlum
Hiçbir şeyle ezilemez öz oğlum
Sade, biz olanlar gelsin meydana
Ömer’den tevârüs hâlimiz bizim
Âli Zülfikârlı elimiz bizim
Rasûlün izidir yolumuz bizim
Âşkı haz olanlar gelsin meydana
Şiir vardır keser cengi kıteli
Şiir var öpülür ayağı eli
Şiir vardır Osmân şiir var Âli
Edâ naz alanlar gelsin meydana
Şiir var okursa uslanır deli
Şiir var Allâh’a ermek emeli
Şiir vardır ittihadın temeli
Ene’ toz olanlar gelsin meydana
Şairdir en çılgın delimiz bizim
Şiir mormenevşe gülümüz bizim
Şiirdir bedenî kolumuz bizim
Külü köz kalanlar gelsin meydana
İdraksiz olan mahlûkat hayvandır
Onda aklın olmadığı ı’yandır
Meleklik, hayvanlık kulda beyandır
Hissi sez olanlar gelsin meydana
Nesli cedid vazîfeyi devraldı
Nesebsiz fosiller çukurda kaldı
Zenâat mevhumu erbâbın’ buldu
Kaz’ı koz olanlar gelsin meydana
Esrârına vakıf şair Allâhın
Kelâmı kadimde şiir Allâh’ın
Bize lütfettiği şuur Allâhın
Otuz Cüz alanlar gelsin meydana
Şiir naat demek hece ve vezin
Düze şiir demek ne kadar hazin
Tecniz, Kandiharı Farisi gezin
Hiciv fez bulanlar gelsin meydana
İlkbaharda yeşillenen güzeli
Sam yeli vurunca döker gazeli
Dört mevsimde ni’metlerle bezeli
Telsiz saz çalanlar gelsin meydana
Fosilden; kediye ciğeri kalır
Sanâtkar ölünce eseri kalır
Eşşek öldüğünde semeri kalır
Bâz’ı biz olanlar gelsin meydana
İSLÂM: güzel ahlâk goğru ve iyi
Âfiyet içinde yaşayın deyi
Emrine a’mâde kılmış her şeyi
Hızı doz olanlar gelsin meydana
Kırık sazı asıverme duvara
Şuaralar değillerdir avera
Bütün dertler katarlandı bu ara
Hep yüzü gülenler gelsin meydana
Ateşte pişmiş şey yemedi Îsâ
Irkdaştan bana ne demedi Mûsâ
Kıpti öldürünce büründü yasa
Mâzîyi bilenler gelsin meydana
Her şeyi tanırda ben’i tanımaz
Canından can olan seni tanımaz
Seyyâhı âlemdir hanı tanımaz
İzini bulanlar gelsin meydana
Gönül köprüsünden geçenler için
Havz-ı kevserinden içenler için
Amel defterini açanlar için
Yazıyı silenler gelsin meydana
İlim akli değil naklidir çünkü
Hirâ’da Rasûle okunan dünkü
Cebrâîli Emîn ile o anki
Va’azı olanlar gelsin meydana
Şuara olmayan bu yolda gitmez
Mamafih islâma ittibâ etmez
Boş çıkınla ömür biter yol bitmez
Bal tuzu olanlar gelsin meydana
Şuara meydanı erenler cemî
Esrârı dervişan iştiyâk demî
Yer bulamaz burda nasera, sâmî
Kar buzu olanlar gelsin meydana
Muhkem mi İSLÂMİ; durduğun sütre?
Aslın turaptan da özün bir katre
Sermayesi helâlinden BEŞ METRE
Bir bezi olanlar gelsin meydana
Kayıt Tarihi : 6.9.2020 22:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!