Sen nasıl böyle kuşum,
Yirmibir gün şaşırmadan,
Yumurtanın üstünde?
Sen nasıl böyle ağaç,
Baharı kaçırmadan,
Şiirli bir şehrin yollarındayım,
Bizim erenlerin bağlarındayım,
Gönül dostlarının otağındayım,
Ben garibe vakit tamam dediler.
Daha giymedim ki sulh gömleğini,
kanatlarını burada bırakmışsın bir tanem
unuttun mu, bilerek mi almadın?
hava sıcak bugün,yorulacaksın,
yoksa ben takarım diye mi umutlandın?
inan ki denedim,ama taşıyamadım,
Çözmeye çalıştığımız bu kördüğüm
Kimi gün bir ipek atlastır,açılır önümüzde
dostluğun ve sevginin şefkatli elleriyle
Kimi gün bir balıkçının parçalanmış ağıdır
Sabırla umutla inançla onarılan
Kimi gün bir kocaman yürektir hayat, kanayan
Uyuyormuşsun
Gittin sandım sevgili
Bırakıp oniki nöbetlerini
Sırtıma yükleyip dünyanın mihnetlerini
Karada bir balık gibi çaresiz beni
Bırakıp gittin sandım sevgili
biz de bir zaman gençtik,umut çantada keklik,
sevinci,cesareti birer birer tükettik,
korku vuruyor gongu,çek çekebilirsen!
akan çeşme kurumaz,acılar bizi bulmaz,
ahbap, dost eksik olmaz,kapımız hiç kapanmaz,
Acelem var, kırkındayım,
Bilmem bir kırk yıl daha yaşarmıyım?
Ellerim değmeden toprağa,papatyaya,
Kurda, kuşa, kuzuya,
Yaşayamam artık, sabrım yok dostlarım.
Ellerim toprakla kirlenmeli!
Tanrım göğsüne bastır başımızı,
Dindir bu bitmeyen kalp ağrımızı,
Yorulduk yollarında yalnızlığın,
Birazcık okşayıver sırtımızı.
Hiç olmazsa söyle meleklerine
Bir çavlanın koynunda, delice düşüyorum,
Suların içindeki, ateşe yürüyorum.
Bir pervane misali, dönüyor,eriyorum,
Döndükçe, erdikçe, çoğalıp büyüyorum.
Sığmıyorum kendime, bedeni aşıyorum
Giderken bahar bıraktım,
Geri döndüm,kış olmuşşun,
Neş'eliydin,çoşkuluydun,
Öfkeye yoldaş olmuşşun,
Gül uzattım,diken verdin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!