Ey Kasımın bahar gözlüsü,
Ey yaprak döken ağaçların nazlı sözlüsü,
Fısıldar kulağıma bir hazan türküsü,
Nereden nereye duyulur bilmem.
Göç edip uzak düşmüş bir leyleğin öyküsü,
Günlerden ne bugün, hangi ay, hangi yıldayız?
Takvimin hangi yaprağı düşmüş bilmem ki ömrüme
Dışarıya bakılırsa mevsimlerden bahar
Yüreğime ılık bir yağmur yağar.
Mis gibi toprak kokusu ciğerlerimde
Geceden uzundu düşüncelerim,
Ağırdı yastığa varmayan başım,
Dedim bir kağıt bir de kalem yoldaşım,
Zifirde mürekkep damlıyor aşka.
Uyutmayan neyse, uyandıran da o,
Yüreğini, ben et de gel sevgili
Ruhunu al da gel vuslata
Arsızlaşmasın gözlerinde sevgin
Edebini al da gel gönlümü sarmaya
Bedenler ayrılır gün gelir, eller de sarmaz
Avunurum sandım beşeri aşkla
Yordum kalbimi fuzuli meşkle
Senin aşkına sarılalı
Gönül, kuldan aşk dilenmez oldu.
Dergahına açtım gönül
Yeni bir ben doğuyor takvimlerin arasından
Sadece adım aynı kalırcasına,
Gülüşüm başka, duruşum başka
Düşüncelerim, sevişlerim hep başka
Kaldırıp attım gönlümdeki tozlu sandığı
İçinden en ufak birşey ayırmadım bile
Adresi belli miydi yazılan onca şiirlerin
Bilinir mi hangi kalbe yolculuk yapacak satırlar
Uçuşacak da belki bir rüzgarda her bir dize Derman olacak başka iklimde başka bir derde
Şifa diye aldım ben kalemi elime
Bembeyaz sayfalarda aradım huzuru
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!