eski parkamın cebinde buldum
gençliğimi
bölüşülmüş bir simitin kırıntısı
kuşlamalardan kalma el ilanı
düğmeleri eksik
gözaltında kaybolmuş belli
hey gülerken yüzüme gülen ayna!
sanma ki sırdaş /arkadaşsın bana
ey yalnızlığımı yüzüme vuran ayna!
bir yumrukla çoğalırım kırıklarında...
Yüzsüz insanlar yaşardı
Faili meçhul zamanlarda
Gök yüzü gök değildi
Bulutlar siyah, yağmurlar griydi
kırılan bir şey yoktu efendim
ufak bir sıyrıktı
o da kabuk bağladı
tüh keşke kaşımasaydınız
yeniden kanadı
mühim değil efendim
anladım
yollar çekilmiş
ayaklar altından
aşınmasın diye
anladım
sıkıldım arkadaşlar
savaşlardan, silahlardan,
sonu gelmez telaşlardan
bu kavga uzun sürecek anladım
yaramazlık hakkımı kullanmalıyım
bir soluk ara! ..
Memnunsanız yerinizden
Bu hicret niye
Baykuşlara bayram
Bu viraneler kime
Hangi dilin dilbazısın
Bu suskunluk niye
biz miydik gece kaçkınları
kuşlamalardan dönmüş yaralı güvercinler
hangi ağıt yakışır vurulmuş bir gencin
ak yüzündeki kan izine! ...
gecenin zifri kranlığında atılmış cesetler
dar zamanlara sıkışan cenazelerimiz
bir yer var ki, sözün bittiği
dil burulmuştur, dönmez
askıya alınır cümleler...
söz sükut ile dinlenir
dil cümleyi üfleyerek kurar
sözden yanmışsa ağız...
bahardandır
şafak vakti
kanatlanmış gönülle uyanışın
patlayacak tomurcuk
çırpınan kelebek
telaşında ise kalp atışın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!