Otogarların yetiştirdiği
en iyi muavinlerden biriydi.
En iyi firmalarda çalışmış,
kanıtlamıştı kendini.
Kardeşlerinin içinde en sevdiği ablasıydı.
Kendinden yaşlı birine varıp, memlekette kalmıştı.
Başta itiraz vardı duruma ama
yıllar itirazları anlamsızlaştırmıştı:
Görseniz şimdi ablası
kocasından da yaşlı.
Abisinin gölgesinde yaşadı yıllar boyu,
kardeşine de otoritesini
bir türlü kabul ettiremedi.
Çalıştığı için sadece
sözü daha çok dinlendi.
Adem, eski kalecisidir Beşiktaş'ın,
ranza arkadaşıdır acemi birliğinde
bizim muavin Rıza'nın ve iyi tanır onu:
"Kardeşi tam bir serseriydi,
bir gün bile çalışmadı,
evin bütçesi ancak sürünmeye yarardı."
Valide öldükten sonra
hayat iyice daraldı -firarilik de vardı -
hiç istemeden bıraktı muavinliği,
ayakçılığa başladı.
Öldükten sonra valide
baldız girip bir gün eve,
ne var ne yoksa aldı,
hepsini götürüp sattı.
"Köfte, yürek, ciğer satıp
bir o, bir bu sahada,
hepsini de biz aldık
neniz varsa hayatta."
diye savundu kendini
kocası Rıfat'ın ansızın intiharından sonra.
"Kira ödenemedi."
Karacaahmet mezarlığında,
abisiyle annesinin yanına gömerken pederi Rıza,
işte böyle düşünmekteydi.
Rıza az puşt değildi, kaşarlanmıştı,
çok görmüştü ölüleri yollarda, acımasızdı.
Kovdu bir gün kardeşini, fakat,
hiç düşünmemişti,
Haydarpaşa Numune'nin karşısında
epeydir yattığı parkta kardeşi,
Mezarlıklar idaresinin yerini
hatırlayabilir miydi şimdi?
Kayıt Tarihi : 4.10.2018 15:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!