Muammer Karadeniz’in Huzur Teknesi

Fevzi Günenç
551

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Muammer Karadeniz’in Huzur Teknesi

Muammer Karadeniz’in Huzur Teknesi

Ortak bir noktamız var Şair Muammer Karadeniz’le. Biz 1968 yılında günlük Kurtuluş Gazetesini yayınlamaya başlayarak bir basın savaşımına adım atmışız, o ise aynı yılda, doğduğu yer Yerköy’de yaşam savaşımına gözlerini açmış.

Trenle İstanbul yolculuğu yaptıysanız buraya vardığınızda kondüktör sizi uyamıştır:

“Yozgat yolcusu kalmasın…”

1957 yılında babam Yozgat hapishanesinde, kendisi gibi bir çok basın adamı, düşün adamıyla, eski milletvekili, eski bakanla birlikte siyasi tutuklu olarak yatmaktaydı.

Ben de onun tutukluluğunun ardından Yozgat’a, kendisini görmeye sevdalanmıştım.

“Yozgat yolcusu kalmasın” sözü beni de heyecanlandırmıştı. Valizim elimde, ben kapının yanındaydım ama yine de içim bir hoş olmuştu. Kendimi ivecenlikle Yerköy istasyonuna bırakmıştım.

Çevreme alıcı gözle bakındım ilkin şöyle bir. Neden bilmem aklımda güzel bir yer olarak kaldı Yerköy. Sanki alıcısıymışım gibi, bir sözcük dökülmüştü o ara dudaklarımdan: Güzel! ..

Öteden bir şoför muavini:

“Yozgat’a bir kişi, Yozgat’a bir kişi! Acele kalkıyor! ” diye bağırıyordu.

Koşarak otobüse ulaşmıştım ama görmüştüm ki, otobüsün ilk müşterisiyim.

“Hani ‘bir kişi’ diye çağırıyordun? .. Oysa benden başkası yok! ” diye çıkışmıştım ona.

“Yalan mı abi? ” diye pişkince gülümsemişti yanık yüzlü bıçkın çocuk. ‘Bir kişi’ dedim sen geldin. Şimdi yine bağırırım, bir kişi daha gelir.”

Gülümsemiştim onun kıvrak mantığına. O ise bağırıp duruyordu:

“Yozgat’a bir kişi, Yozgat’a bir kişi! Acele kalkıyor! ”

Cebimden “yolda okurum” diye aldığım kitabı çıkartıp, okumaya başlamıştım. Bir ara kitaptan başımı kaldırdığımda otobüs dolmuş, yola koyulmuştu bile.

Kitabı kapatıp çevreyi izlemeye başlamıştım. Ne güzel bir yerdi bu Yerköy! Burada doğmak, burada yaşamak nasıl bir şeydi acaba? ..

Aradan tastamam 54 yıl geçecek, orada doğan, orada yaşamanın nasıl bir şey olduğunu çok iyi bilen biriyle tanışacaktım.

Gaziantep Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Şair Muammer Karadeniz’di bu.

Şairin bir şiir kitabı yayınlamıştı. Adı “Huzur Teknesi” olan bu kitabın Cevizli Kitapevinde düzenlenen imza gününe giderek onun mahcup, güler yüzüyle bir kez daha karşılaşmıştım.

Karadeniz’i önceden de tanıyordum. Bizim GASED’in üyelerindendi. Kimi zaman Cumartesi toplantılarımıza gelirdi. Her ayın ilk cumartesileri saat 15.00’te yapılan Şiir Akşamlarını ise hiç kaçırmazdı. Arada bir, şiirini de okurdu. Dostluğumuz burada başladı.

Sevdiğim “Merhaba” şiiriyle karşıma çıkıyor kitabın daha ilk sayfasında şimdi O.

Lirik bir anlatımı, insanı alıp düşlerinin olduğu yere götüren hülyalı, gizemli, masalımsı bir havası var şiirlerinin:

“Çekildi aydede/saklandı yıldızlar/aralandı karanlık/güneş bulut sahnesinde./Balık uyandı uykusuzluk uykusundan/yosun sevindi, deniz sevindi/kükredi mayhoş nidayla kral/taze bir nefes aldı kırmızı gül…”

Keşke yerim elverse de şiirin tamamını alabilsem buraya. Daha öyle berceste dizeleri, şiirleri var ki Karadeniz’in, hiç değilse bunlardan kimilerine de yer ayırmalıyım.

Kimi zaman “Hey sen, karşımdaki! ” diye seslenir size. “Kartal kanadında telek/eğri bacada düz duman/ergen beline kuşak/hilesiz terazide kefe” olan şair:

“Ödünç bir şey isterim/karşılığı ne olursa olsun/para pul kâr etmez bilirim. Varsa verir misin/borcuma sadığımdır/ Korkma halel getirmem-/tez zamanda iade ederim. Değişelim desem/bende yok zaten/Kırmadan, bozmadan/saflığıyla tertemiz/aslı gibi iade ederim. “Hey sen, karşımdaki! /ne bakıyorsun dik dik/yok mu bir çıkarı/belki de sendekinden çok olur kârı.Naz etme haydi/çok mu zor sanki

İçten bir gülümseme…/Sana diyorum hey, aynadaki şey! ” diyor.

Kimi şiirlerinde müzikalite öne çıkarken, kimi şiirlerinde de şiirsel öykü kurgusu ağır basıyor Şair Muammer Karadeniz’in.

Şu şiirdeki anlam derinliğine, ses uyumuna, kulağı okşayan ezgi tınısına bakın:

“…Azgın çığlığın bestecisi bebek/farkında değil sanki yetimliğin/anneler ısmarladım gökyüzüne/ninniler dilendim kapı kapı/doyurmak istedim, sütüm/Güldürmek istedim gücüm yetmedi.”

Maddeye ruh veriyor şair, şiirlerinde. “Demir örs ve balyoz arasında kalmış/kimden aman dilese boş/demirci acımasız, örs duyarsız/ateş yakarken, balyoz vicdansız. (…) ”

Ya şiirin finalindeki vurucu dizelere ne demezsiniz:

“Ölen ölür, kalan kalır/ateş, örs ve balyoz arasında balta olan demir/bitmez hıncını bir ömür ağaçtan çıkarır/Ne ölene, kalana/ ne de yaşken kesilene acır.”

Daha çok şey söylenebilir Karadeniz’in şiiri için ama sınırımı açtım. Ancak bir tümceyle özetleyebilirim “Huzur Teknesi”ni:

Sade gibi görünen, şekesiz acı kahve gibi derin bir şiiri var Muammer Karadeniz’in. Ağızda unutulmaz tatlar bırakan…

Bu şir kitabını okumanızı şiddetle öneririm. Edinim yeri, Değirmiçem’deki Emniyet Müdürlüğü karşısında bulunan Cevizli Kitap Kırtasiye. Bu tanıma artık bir de yayıncılık sözcüğünü eklememiz gerekiyor.

Evini satarak İstanbul’da yayıncılık yapan… Şairden geçilmeyen ama şiir kitabı satın almayı yükümsenen bu topluma… 30 şiir kitabı armağan etme deliliğini gösteren, sonunda elinde kendi imzasını taşıyan bir tek kitabı bile kalmayan biri olarak… İlk elde 6 kitap birden yayınlayan Taner Cevizli’ye: “Tanrı utandırmasın…” diyorum.

Fevzi Günenç
Kayıt Tarihi : 13.11.2011 00:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fevzi Günenç