Uykusuz gecelerin getirdiği çocuklar
Her zaman mavi değil bu gökyüzü bu deniz
Buruşmuş çarşafların üzerinde bilmeden
Size acı bir dünya hazırlıyor anneniz
Kapanmış kapılardan geri dönüp çaresiz
Damarları kesilmiş bir gökyüzünün altında
Gecenin saçlarını tarıyorum
Usumun kırılmış kapılarından yollara düşüp
Kendimi arıyorum
Faytonlar geçiyor sokaklardan
bugün salı
bir ay oldu onu asalı
solmuştur şimdi
karısının, mezarına koyduğu çiçek
vücudu yavaş yavaş çürüyordur
yakında burnu düşecek
ben bir kelepçeyim
yüzüm soğuk ve çirkin
bilekler geçiyor oyulmuş gözlerimden
ben o bileklerde yaşıyorum
acıya
hasrete
Altı harfli bir adı
Çok sayfalı bir deftere gömdüler
Sağır duvarların ötesinden
Islak bir kurşun sesi
Yürüdü yürüdü yürüdü
UZUN UZUN SUSTU ASKER
İlk şiirimi gözlerin için yazdım
Bir Haliç vapurunun buğulu camlarına
Çocuklar gibi sevdim seni, bekledim
Kimi gün adını bir çivi gibi çaktım ıslığıma
Kimi gün küçücük ellerimle yalnızlığın kapılarını taşladım
Senin yüzünden yedim ilk yumruğu
Korku bir kuştur
Uçmuştur içimden
Yüreğimi sıcak bir ekmek gibi sofralara götürüyorum
Koyuyorum bıçakların gölgesine
Çünkü büyütür ağzını çocukların
Kirli bir nehir gibi akıp giden zaman
İzmirli Selma bugün yattı kırk kişiyle
hiç tanımadığı kırk kişiyle
üstünde koca bir kentin yorgunluğu
bacakları nasıl da acıyor
nasıl da sızlıyor memeleri
Haydarpaşa Garı'ndan bir tren gider Kars'a
geçer karlı dağlardan rayları sarsa sarsa
Kars'a sürgün gidiyor Ali'nin oğlu Durmuş
sevdiğini kaçıran arkadaşını vurmuş
Oğlum sen
Daha doğmadın fakat doğacaksın
Belki görüşemeyiz diye yazıyorum
Çünkü sana bırakacağım miras
Sadece bir yas
Muammer Hacıoğlu, değeri bilinmemiş, şiir borsalarından hep uzak durduğu için yeterince tanınmamış toplumcu gerçekçi bir ozanımız. O'nun 'Ateş Benzin Emiyor' kitabı, kitaplığımın baş köşesinde yer alıyor. Volkan Hacıoğlu, oğlu mu bilmiyorum. Umarım Muammer Bey'in kıyıda köşede kalan diğer yapıtların ...