Asıl adı Muammer Çalar 15 Mart 1965 Karaman Morcalı köyünde dünya'ya
gözlerini açtı. İlkokulu doğduğu köyde bitirdi,1980 yılında işci ailesi
olarak Hollanda'ya geldi.
Halen Amsterdam kentinde yaşamanı sürdürmektedir. Hollanda da okuma
fırsatını tekrar elde edince 3 yıl sanat okuluna devam etti, ancak
bitiremeden okuldan ayrıldı.
İlk okuldan buyana saz çalıp Türküler
söylemekte, şiire olan sevgisi ve yakın ilişkisi 1987 de katıldığı Konya
aşıklar bayramında kendisine Aşık Çağlari mahlası ile bir ödül kazandırdı.
Kendisine verilen
mahlasını ve layık görülen ödülü, bir görev adeden Aşık Çağlari
çalışmalarına
çeşitli gazete,dergi,magazin ve antolojilerde yer alarak devam
etmektedir.Bütün sermayesini gelenekten alan fakat orijinal şiirler
kazandıran şiirleriyle, halk ozan geleneğini sürerek tamamen özgün ve yerli
bir şiir dili oluşturmuş. Tıpkı merhum Aşık Veysel ve Mahsuni gibi özünü
arayış ifade eden eserler meydana getirmiş. şair ozan Amsterdam da kurucusu
ve yöneticisi olduğu sanat kurumundaki çabaları ve başarılarıyla da
unutulmayacaklar arasında yer alacağına inanıyorum.
Aşık Çağlari,
sevgisi, saygısı, alçak gönüllülüğü, bilgeliği ve dost canlısı tavırlarıyla,
düşmanlığın, kinin ya da ucuz popilistliğin derin çukuruna gömülmüş, ucuz
politikalarla çevresindeki insanları çekip çeviren ve alabildiğine kullanan
hırs küpüne dönmüş zavallı insan tipinden çok uzak. Çağlari sazıyla sözüyle
davudi sesiyle bence tam bir halk ozanı halk adamı. İfksan kurumu
çerçevesinde ortaya koyduğu düşünceler ve şimdiye kadar büyük bir emek ve
özveriyle oluşturduğu halk ozan ve halk edebiyatıyla ilgili bilgi belge ve
eserleriyle belki de şimdiye kadar oluşturulan en büyük arşive sahip.
1998 TRT radyo kim ne demiş 1999 TRT allı turnam
2000 Kanal 7 gönüldağı proğramı,2001 TRT de toplam 22 eseri yer almış.
1997 Hoşgörü adlı müzik kaseti 2000 Gurbetten sılaya Şiir antolojisi
ve şiir kitabını yayınlanmıştır) .
Mesam ve Anasam üyesi olan Aşık Çağlari'nin
Hoşgörü 2 adlı son albümü yepyeni Türkülerle marketlerde.
Aşık Çağlari
Türk halk edebiyatının aşık ozan geleneğinden etkilenen ve küçük yaşlarda
Hollandaya gelmesine rağmen Türk halk edebiyatının yılmaz savunucusu ve
kurduğu 'İFKSAN 'Dostluk Sanat Hoşgörü' kurumu ve nezdindeki sanat sitesi
ile halk ozan edebiyatının yurt dışında unutulmamasını sağlayan çalışmaları
için kutluyor ve yürekten teşekkür ediyorum.
Çağlari ile uzunca bir söyleşiden sonra teşekkür edip ayrılırken,
yardım severliği, dostluğu ve çevresindeki sevgi çemberi beni
duygulandırdı. Kıvandım, onurlandım. Büyüklerimizin
entellektüellerimizin ve basınımızın Aşık Çağlari'nin çalışmalarını
görmelerini, tanımalarını ve tanıtmalarını isterdim. Bu sade, alçak
gönüllü, yüreği insan ve yurt sevgisiyle dolu bu halk çocuğuyla
tanımalarını, sohbet etmelerini isterdim. Sanat ve kültürümüzü tanıtma ve
koruma adına, milyarlarca lirayi sanat elçilerimizin Türkiye nin
tanıtımı için harcayanlar Aşık Çağlari'nin hiç bir maddi çıkar
gözetmeden yaptığı çalışmaları, emeği, özverisi yeterince
değerlendirilebiliyor mu? Ve Türkiyede kaç kuruluş, kaç kişi tanıyor
acaba Aşık Çağlari yi ve onun gibi olanları beyler...
Nuri Can.www.nurican.com
02*07*03
Eserleri
1997 Hoş Görü 1 Müzik albümü
2004 Hoş Görü 2 Müzik albümü
2004 Gurbetten Sılaya Şiir Kitabı
2010 Hoş Görü 3 Müzik albümü Çalışma aşamasında bitmek üzere ocak 2010 da Marketlerde olması bekleniyor.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
insani alip götüren nehir gibi caglayan bir eser
edebi dili çok iyi kullanan iyi bir üstad ve güzel bir şiir...tebrikler....