İlâh’ın takdiriyle, melek icâzet alıp;
Semâdan arza ecel yolculuğuna dalıp...
Bir lahzada fanînin yanı başında durur,
Kimine sancı verir, kimine engin sürûr.
Artık vâde dolmuştur: Azrâil, şerbeti sun!
Bir şerbet ki içmeden çözülemeyen füsun...
Cihân misâfirine ikrâm olur son nefes,
Rûhu ebediyete çağırır gâipten ses.
Vücûdun sıcak teni, zemherî kışa döner;
Sır perdesi çekilip, gözlerde ışık söner.
Kâinat defterinden sâhifeler savrulur.
Çöl rüzgârıdır eser, yürek nârda kavrulur!
Hakîkat: Her sâniye, ölümün zamânıdır!
Zira mahlûku beşer, cihânın mihmânıdır.
Kabrinin başucunda ismin yazılı sütun,
Yegâne varlığındır! Zaman, ölüme meftûn.
Gülbaz fânî ömürden beyhûde medet umma;
Âhiret âleminde ahvâlimiz muammâ!
(Mart, 2008)
Uğur BenekKayıt Tarihi : 12.5.2008 01:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu harika şiirinizi selam, sevgi ve saygılarımla Listeme alıyorum.
Zira mahlûku beşer, cihânın mihmânıdır.
Üzerinde saatlerde düşünülecek birbirinden özel mısralar. Kutluyorum değerli kardeşim. Tam puan.
Seni bu şiiri yazmaya iten düşünce yapın senin için en büyük ödüldür.
Hakk ve hakikati anlatan kalemin zeval görmesin.
TÜM YORUMLAR (14)