Çocukluğumuzu ve okul anılarımızı düşündüğümüz zaman, kırların içinde sonsuzluğa gömülmüş çiçekleri görür gibi oluruz: kâh hüzünleniriz, kâh ağlarız hatırladıkça… Ne güzeldir o günleri hatırlayıp gülümsemek… Yıllar sonra karşılaştığınızda çocukluk ve okul arkadaşlığı tazelenir yeniden,
bir heyecan bir tatlı sevinç sarar içimizi…
1980 yılının; yağmur ve fırtınanın birleştiği aralık ayı… Göztepe Kız Enstitüsü’ nün Ev Ekonomisi ve Fransızca bölümünün ortaokulunda okumanın tatlı bir telaşı var üstümde. Yemek ve Dikiş atölyeleri, büyük büyük salonlar, uzunlamasına koridorlar… Kocaman malikane gibi gelmişti bana. Okulun havası, sınıftaki arkadaşların yarış edercesine bildikleri konuları aktarması, hep bir adım önde olma hevesi ve hırsı ama çocuksu yüreğin edasıyla anlatımlar..
Çok etkilemiştim okulun bu mistik havasından. Akşam eve gittiğimde, o gün içerisinde yapılanları düşünerek uyurdum.
Fransızca öğretmenim Türkân hanım… Ne çok severdim kendisini… Bana yabancı dili sevdiren elleri öpülesi, kraliçe tavrıyla gönlüme taht kuran Türkân öğretmenim sınıfta yazılı yapmazdı. Sözlü olarak diyalog kurar, karşılıklı konuşurduk… Bu benim öyle hoşuma giderdi ki bir şeyleri başarabilmenin gücü ve hoşluğu sarardı benliğimi…
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız