Mor Sümbüller, Masumiyet Ve Ian Mcewan Ş ...

A. Esra Yalazan
198

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Bedenlerin birbirlerine sokularak usulca dalgalandığı ‘insan denizinin’ ortasında, fark ettim onu. Yuvarlak, münasip başını örten saçlarının tek bir teli bile koyu kalmamıştı. Öyle beyaz doğmuş, hep öyle dallarına konan tüyümsü kar gibi saçlarıyla yaşlanmıştı sanki. Derin çizgilerine inat hâlâ masum görünen yüzünü kızgınlıktan ziyade koyu bir hüzün gölgelemişti. Kış güneşinin binaların soluk duvarlarını aydınlattığı kısacık bir an üstümüzden sevinçli kuşlar geçip gitti. Gök kubbenin berrak aydınlığından bakanlara insan sürüsü nasıl görünüyordu acaba. Topluiğne başı büyüklüğünde binlerce insan kafası... Yumruklarını boşluğa kaldırmış binlerce kol, binlerce düşünce, üst üste yığılmış sırlar, acılar onları maskeleyen, bazen açığa çıkaran öfkeli haykırışlar. Adalet talep eden binlerce kırçıllı ses, bu dünyada yalnız kalmamak, tehlikelere karşı birlikte savaşmak için birbirlerine kenetlenmiş duruyordu.

Sanırım ilk çözülme Hrant’ın sesini duyduğunda oldu. Beyaz mendiliyle gözlerini kapatıyordu. Gözyaşlarını silmekten ziyade avucunda sıktığı kumaş parçasından güç alıyordu. O anda umut barındırmayan bir hayatı hak etmediğimize inandığım için her sene gidip durduğum caddede bizi tüketen, tahayyül edebileceğimizden daha fazla yaralayan adalet olmadan ‘insanlığın’ eksik kalacağını düşünüyordum, sanırım. İhtiyar adam hayatının son virajına savrularak girmişti. Muhtemelen onu inciten derin kırılmayı telafi etmeye yetecek vakti kalmadığına inanıyordu. Hâlbuki bizi bekleyen ‘son’la ne zaman karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Ve tuhaf bir şekilde bu zaaf yola daha güvenli devam etmemizi sağlıyor.


Özgürlük hayali

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta