Mor benekli bir ay
Her zamanki devingen yolculuğuna başlayarak
Durgun bir ırmağın üzerinden
Uzaklara doğru salına salına akıyor
Gökte yıldızlar oynaşıyor.
Gecedeyim.
Avuçlar dolusu sessizlik
Karanlığın içinden
Dalga dalga taşarak
Kül renkli suskunluğumda büyüyor...
Perdeyi aralayıp dışarıya bakıyorum
Erguvanlar, frezyalar, mimozalar suskun
Serçeler, üveyikler, sığırcıklar derin uykuda olmalılar.
Her gün bir ipekli atlas gibi önüme serilen
Ve beni dalgalarıyla coşturan, falezlerine çağıran
O cilveli deniz kucak açmıyor
Susuyor, hep susuyor.
Yerlerini ezbere bildiğim
Ötelerde yanıp sönen deniz fenerleri kayboluyor.
Ne yakamozları görebiliyorum
Ne de onları yara yara ufka doğru açılan balıkçı motorlarını…
Bir sis siliveriyor tüm silüetleri apansız
Karasız ve şaşkın, bir başıma kalıyorum.
Ardından hüzünler doluyor gecenin içinde
Korkularda yok oluyor ruhuma vuran aydınlıklar.
Bütün zamanlarıma hükmeden
İç dünyamın hiç bitmeyecek sandığım heyecanlarını
Yitirdiğim mekânlarda, zamanlarda arıyorum.
Ne ansızın terk edip giden seviler
Ne de onların dudaklarımda alevden izleri kalıyor geriye.
Bulamıyorum.
Kimselerin tanımadığı bu kentte
Bir yağmur tanesi gibi yalnız kalmak
Veya aydınlık, şafaklarda eriyorken
Ayrılığın acısını kara kara düşünmek
Ne değin güç şey değil mi?
Oysa ben, bitimsiz acılardan sarhoşum şimdi
Güçsüz bir öfkenin parıltılarıyla
Sen, kendini beğenmiş sıkıca düşlerin
Anlamsız coşkusunu şarkılarda söylerken
Damarlarıma yalnızlığın korkunç işkencelerini çizen
Gözyaşlarıma bakıyorum ben.
Şimdi dumanları tarıyor, korkuyla diz çökmüş göz kapaklarım.
Bir çığlık, gidince hüzünler bırakan
Kaybolmuş bir sevgili için
Marguerite Duras'ın yaptığı gibi
‘İngiliz Sevgili'ye benzer bir romana
Çılgınca tüketilen bir geçmişi
''Onun ilk gülümsemesini ve son ihanetini
Birlikte yazmalısın! ” diyerek haykırıyor.
Bu gece ellerim bağlı, duygularım yitik…
Bu gece ıstıraba doymalıyım!
Bu gecenin ilk cümlelerini böyle yazmalıyım.
Gecenin sonunda
Avuçlar dolusu sessizliğin seslerle buluştuğu anda
Başka bir ben olmalıyım.
Mor benekli ay'a
Bu ayrılık, olağanüstü bir romana dönüşmeden
“Beni almadan gitme! ” diye yalvarmalıyım.
Kayıt Tarihi : 10.3.2008 23:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sessizlik varsa hüzün de vardır beyim, sessizlik hüznün en acı halidir.
İçin dışa vurumu olur.Okuru da alır götürür, sürükler peşinde devinen ay'ın izleğinde tarifsiz tatlar bırakarak.
Bu öyle bir haz öyle bir tattır ki, hüzne açık davetidir şairin kaleminin dizelerde kayıp gidişi...
'Bu gece ellerim bağlı,duygularım yitik...
Bu gece ıstıraba doymalıyım!
Bu gecenin ilk cümlelerini böyle yazmalıyım.
Teşekkürler, üst üste bir kaç kez okunsa da doyulmayacak kadar harika bir şiirdi.Sevgiler hoşça kalın
Bu gece ıstıraba doymalıyım!
Bu gecenin ilk cümlelerini böyle yazmalıyım.
Gecenin sonunda
Avuçlar dolusu sessizliğin seslerle buluştuğu anda
Başka bir ben olmalıyım.
Mor benekli ay'a
Bu ayrılık, olağanüstü bir romana dönüşmeden
“Beni almadan gitme! ” diye yalvarmalıyım.Zevkle okuduğum harika bir şiirdi.Şiirde roman olmuş zaten yorumda zorlanıyorum.Kelimelerim yetmiyor anlatmaya...
Değerli dostum sayın Arslan'ı yürekten alkışlıyor tebrik ediyorum...sevgim ve saygımla..
TÜM YORUMLAR (28)