gülüşlerine kırmızı güller düşesice..
ki pembeye çalan üşümüş dudaklara
kızıl kan (d) işler usta aşıklar..
ayıp!
sus! ...
sen ölülerin vebalini üleştir gençliğine,
unut kırılmışlıklar üstüne
kızıl güller üşüşmüş düşleri..
umut; kırılmışlıklar üstüne
gövdesine kurt düşmüş hatıraları yeşertmek ne'ne?
sus pus olması
ve unutulması lazım unsurlar bunlar,
bazen usul usul ağırlaşan dumanlar arasında
uslanmaz sualler çıkmazında
uluyan karanlık kulaklarımızı çınlatır
hepsi bu!
doğru.. fakat kimi zaman
unutulmaya yüz tutmuş kitaplar
yaprakları arasında kurutulmuş güller saklar..
yüreğimizin raflarının tozunu alırken
kokusu yitmemiş sayfalar ellerimizle karşılaşır
ve pembe dudakları dişlenmiş kadınlar acemiliğimizi hatırlatır..
yapma! ...
bakışları “kara üzüm habbesi”
dudaklarının kapanmış yaralarını kanatma! ..
ufkumuzun umursanmaz orospu kuyusu;
ardımıza sıraladığımız
ve sarıp sarmaladığımız kanamalı karanlığımızı
bilmem niye aydınlatır?
dudağının yarısına göz yaşlarımı bağışlayayım
vefa tamam.. ama kızıl güllere dalma,
gül kurur kokusu yerinde durur
yüreğinin sararan sayfalarını açma
yıllanmış koku, dudaklarının tam ortasından vurur..
bak gecemize vurdumduymaz yıldızlar doğuyor
kapa gözlerini
a
ğ
l
a
m
a
.
.
.
Kayıt Tarihi : 20.12.2007 21:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
avuntu; orospuluk kahpelikten iyidir.. dişlenmiş dudaklarını yu! ..

kalemden çıktıktan sonra okuyucuya aittir şiir.
köşe kapmaca mı oynayacağız her dakika.
her şiirin bir hayat..
hakkın yok silmeye şair.
TÜM YORUMLAR (1)