Gözlerinde okunan bir yorgunlukla başladı tüm hikaye;
Monarşi bir kelebek misali işlenmişti…
Reyhanî gülüşü,
İnci gibi dişleri,
Yakut misali dudağı, dudağından aldığı ufak ısırıklar...
Hikâyenin başına dönmek istedim...
Gözlerine! Hiç ayrılamamıştım ki oradan.
Sevgi damlacığıydı hepsi,
Gülüş, utangaçlık, özgürlük. Cennet misali idi…
Süzmek istiyordum sadece;
Yağmurun altında ıslanırken,
Güneşin altında kavrulurken,
Deniz'in dalgasıyla, Yakamoz un parlaklığıyla… İzlemek istiyorum sadece, izlemek…
Tozlu rafta kaybolmuş bir kitabın sayfalarını heyecanla çevirmek gibi yaşamak istiyorum onu:
Sabahattin Ali'nin dediği gibi.
"Kafamın içinde ona söylenecek uçsuz bucaksız şeyler bulunduğunu hissediyordum, senelerce söylense bitmeyecek şeyler."
Öyle yani sözler kifayetsiz cümleler anlamsız...
Musa Musaoğlu
Kayıt Tarihi : 12.9.2024 18:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Nice ceylanlar serçeler şiirlere konu oldu gerektiği zaman bir şelaleye bazen de bir kelebeğin kanatlarına benzetildi özlem nidası. Şiir bu ya en güzeli ile layığına benzetilebilmeli tıpkı milyar 'da bir olan "monarşi Kelebek" atfı gibi! Demem o ki milyarda bir olan mucizeye atfımdır bu şiir...
Ta ki oanlamda kaybolduğunda acı çekmeye başlarsın ve herşey anlamsızlaşır
İşte o zaman ortada ne kelebek kalır ne de kanadı
Elverakorkmaz
Mucize bir kelebeğin kanadında duran yolcudan ibaret, gülüşlere sığınan acı var olduktan sonra Kelebek'te "Monarşi" diyecek kadar uçuk olur. masal o ya kanadından medet ummaya mazeret sığmaz
Teşekkür ediyorum üstadım
şiirinizi
beğeni ile okudum
dilinize sağlık
TÜM YORUMLAR (5)