ß... Mona Lisa...ß
ay yalan yansır geceye
su bürünür yeşile
pusu kurar karanlıklar
yalnızlığın kilitli odasına
sürgüler yeter mi Mona Lisa
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bir sanat eserinin yansıttığı bir duyguyu ancak bir sanatçı ruh ve yürek, bu kadar güzel anlatabilir, kutlarım Rengin Hanım. Sevgilerimle esen kalın! (10on)
mona lisa kadar güzel,esrarlı,büyülü
kutluyorum
namık cem
'Mona Lisa' tablosunda betimlenmiş olan kişinin kimliği kesinlikle belirlenememiş olmasına karşın; sanat tarihçileri, modelin kimliği ile ilgili pekçok fikir yürütmüş ve iddialarda bulunmuşlardır. Leonardo hakkındaki ilk biyografiyi yazan Vasari, dönemin önemli kişilerinden biri olan Francesco del Giocondo'nun eşi Mona Lisa'nın tabloda resmedilen kişi olduğunu düşünmüştür. Bu kişinin kimliği ile ilgili sayısız iddiadan sadece biridir. İşte bu nedenle 'Mona Lisa', aynı zamanda 'Jocondo' olarak da anılır.
Monalisa ile dertleşme teması farklı ve özgündü Rengin Hanım. Oldukça duygusal ve yetkin bir şiirdi. Tebrik ediyorum...
''söyle bana,
kim dokunabilir
ruhunun titreyişinde bir yüreğe
kim gülebilir hüznün gizinde
hangi göz ağlarken gülümser
kim sevebilir ölesiye
aşktan da öte
ben, Mona Lisa
ben… ''
Sevmek ve bu duyguları bu kadar mükemmel anlatabilmek , ancak size mahsus sevgili Rengin Hanım... Yüreğim kuş gibi çırpınıyor şiirlerinizi okurken... Gizem ve hüznün sarıldığı bir girdaba düşüyorum beklemediğim bir anda...Sevgiler ve selâmlar...Hâlenur Kor
TAM PUAN az bile...
Hanımefendi
HARİKA. Çok etkilendim. Saygıyla yakışır 10
beyazdır rengi
erguvan parşömen fermanlarda
o bilir
duymamalıyım artık uğultuları
ben kadar gerçek yok
Mona Lisa
sen ise mevhum
Sağlık, huzur ve mutluluk, hayatınızın ayrılmaz bir parçası olsun. Saygılar...
Alimoğlu
mona lisa hakkında çok şey okudum
ancak; böylesine bir hesaplaşma,
bir iç hesaplaşma
Sevgili Rengin
vinci olmuş, kendiyle hesaplaşmış,
gizemleri sorgulamış
kutsal mabetlerle kıyaslamış
şiirini
ve geleceği
geçmişe hasretmeden
bugünün umutlarını
yarının yoluna koyup
tükenmeden…
harika
ve tp
tebrikler harika akıcı bir[şiirsellik kaleminiz daim olsun
duru su misali
kuruyan cana,
ışıyan tan misali
ıssız yıllara,
bugünün umutlarını
yarının yoluna koyup
tükenmeden…
tüketmeden
söyle bana,
kim dokunabilir
ruhunun titreyişinde bir yüreğe
kim gülebilir hüznün gizinde
hangi göz ağlarken gülümser
kim sevebilir ölesiye
aşktan da öte
ben, Mona Lisa
ben…
Rengin Alacaatlı
SEVME ADINA ŞAHANE BİR ŞİİRİN,SÜPER BİR FİNALİ OLMUŞ.HARİKA BİR ŞİİR OKUDUM.KUTLARIM SEVEN YÜREĞİNİZİ...SELAMLARIMLA TAM PUNIMI YOLLUYORUM..SEVGİYLE KALIN..SAYGILARIMLA...İBRAHİM YILMAZ.
'bilmezler korkunun tenini
dert katarlarında
yol alırken üşümeyi
paralanırken düşünceler
aldırmamaya çalışmayı
bilmezler ne zordur
gülümseyebilmek ressamın tuvalinde
fırçadaki illüzyonken sen
ben yaşamın gerçeği… '
müthiş betimlemeler... akıcı ve anlam zenginliği olan güzel bir şiir okudum kaleminizden
kutluyorum
Cok akici bir yazis tarzi.Siir adeta konusuyor.Tebrikler
Bu şiir ile ilgili 81 tane yorum bulunmakta