yüreğinin közünde demlediğin
muhabbeti yudumlardım her sabah
tatlı dilinden.
bahar yağmurları gibi
yağardın çorak gönlüme.
gök kuşağının raksını izlerdim
yağmurlardan sonra
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Çok şık bir diyalog şiiriydi...Kutluyor,saygılar sunuyorum...
yüreğinin közünde demlediğin
muhabbeti yudumlardım her sabah
tatlı dilinden.
bahar yağmurları gibi
yağardın çorak gönlüme.
gök kuşağının raksını izlerdim
yağmurlardan sonra
ince belinden
Mükemmel bir anlatım.En yüksek puan ile kutluyorum değerli kaleminizi..
Ne güzel bir yar ne güzel anılar ne kadar acıda olsa Karaca gibi olsun her kul bahtiyar Modistran var ya Rami bahtiyar,çok çok güzel bir şiir ve tema kutluyorum saygılarımla
Şiiri şiir yapan özelliklerden bir finalinin güzel olmasıdır.Burada hem konu çok iyi bağlanmış hem de anlam zenginliği çok iyi .Kutluyorum sizi.
Konu-tema bütünlüğü iyi
Şiir diline diyeceğim yok.O şairin söylemidir.Söylem üzerinde durulması gerekir mi?Yazann takdirine kalmış.Kelime fazlalıkları arındırılmalı mı?
Selamla.
yorumlarınız için çok teşekkür ederim değerli hocalarım.
Final 'iç acıtıcı...' Kadın Terzi değil sadece, 'sevilen' birisi olunca, daha da acı..
Şiir, bir sevdanın öyküsünü anlatıyor... Geçmişe, güzel günlere vurgu yaparak... Yaşanan ve derin izler bırakan, sanırım 'evlilik hayalleri kurulan' bir sevdanın öyküsü...
Anlatım yalın, konu bütünlüğü sona kadar korunmuş ve şiir dili çok iyi kullanılmış...
Hoş bir şiir okumanın ve yetenekli bir şairi tanımanın verdiği hazla ayrılıyorum sayfadan...
Kutlarım Ali Rahmi Bey...
Hocam şelale gibi kelimeleri yukardan aşağıya inci gibi dizmişsiniz.hele o final yokmu,şelalenin denize ulaştıgı yer harika olmuş.ellerine yüreğine sağlık.10 puanla tebrik ediyorum.hoşcakalın mutlu kalın.
İşte şiirin dilini iyi kullanmak budur. Konuyu dağıtmadan, imgeleri yerinde kullanarak, okuyucuyu düşünmeye yönlendirmek gereklidir. Bunlardan biri eksik olduğunda, şiir henüz kıvamına gelmemiş bir çay gibidir. Tadını alamazsınız.
Sayın Karaca şiirirniz oldukça güzel bir çalışma. Bu şiir üzerine roman bile yazılır. Konuşulacak çok detayı olan bir şiir.Serbestin içinde olması gereken belirli aralıklarla kafiyeleri yerinde kullanmışsınız.
İlerleyen zaman içinde sizi okuyucuya tanıtacak ve akıllarda kalacak şiirlere imza atacağınızı düşünüyorum. Yürekten kutluyorum. Başarılar dilerim.
Ali Rami Bey mükemmel bir şiir tebrik ederim
Mona Rozanın mevsiminden gelir gibi
en çok bu bölümü yokuşlarımda yordum
her sabah kırk şiir içerdim
serin gözlerinden.
içime çekerdim bütün güzelliğini
ve kuşların serenatını dinlerdim
her sabah kelamı kibar dilinden
bir suzidilara şarkı gibi.
SELAMLAR
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta