Siliniyor sırlarından zamanın arsız yüzü,
Doğuyor toprağın altından ölümün (g) öksüz güneşi.
Eskiyen yazların artık gülleri kül rengidir,
Alçalan gülüşlere karşı ağlamalar yükselen isyan...
Çoğalırken korkunçluğu, gecenin kara ellerinde,
Düşleri dökülüyor çiçeklerin, melek öpüşlerinde.
Paslanıyor tek tek dudaklarda Tanrı’nın izi,
Evlerden ırak çağda eskiyor korkunun eksik gizi.
Nefretin gücü içinden büyür, ağır ıslaklığına.
Doğrulurken gözler, kedere sorular doğurur,
Geceyi boğan cinnet karanlık vadilere kaparken günü.
Dil altında gül taşır, kılıfsız yüreklerin pırıltılı çizgileri.
Oyarken sus kapısını kuşkuların tahtakurusu,
Yutar terleten bakışların girdabı sorgu gemilerini.
Kanar da kırık dizelerin kesik uyakları açık kapanlara,
Büyütür günün evhamında şairi, şiire gömülü sureti.
Huysuzluğunda dil yontarken boynuzunu yaldızlı günahların
Yarasına eker kalemin tartımsız uçlarını
Ezberini çeker de eğnine şair, yürür inadın son cephesine
Yüzleşirken yüzsüzlüğün kırık aynasıyla, acıları dokur...
Artık mızrak çuvala sığmamalıdır! ...
Ali Ziya ÇamurKayıt Tarihi : 11.12.2004 19:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)