Aşıkların külü sönmez harlıdır
Estikçe savurur ateşi cana
Gönül dağım güneş bekler karlıdır
Doğmadın vefasız aşkolsun sana
Ömrümü ben sana armağan verdim
Beyaz Martı
Beni kanadına al
Uçur sonsuz mavi ülkene
Belki ümitlerimi toplarız
Belki de yitirdiğim hülyalarımı buluruz
Şimdi kurşun yemiş gibi zorda yüreğim
Ateş nereden bilsin yanmak nasıl olurmuş
Nereden bilsin ateş yanmanın acısını
Köz bir kere düştü mü yüreğin ortasına
Ancak o ateş yine dindirir sancısını…
Nekadar çok zaman geçti
Yokluğunda kaç tane yıl eskidi
Eskimeyen tek şey var!
Sana verdiğim sözüm,
Yüreğimde çağlayan gibi sevgin,
Bir de
Ömrüme ömür katan bir varlıksın sen
Ne olur yokluğunu yaşatma bana
Kalbimi de al götür verme istersen
Tahammülüm yok artık ayrılıklara
Gidersen gönlümle barışamam ki
Yıllar sonra bana dönüyorsun ya
Kalbim çok bambaşka çarpıyor bugün
Tanrım bu olanlar sanki bir rüya
Kalbim çok bambaşka çarpıyor bugün
Gecem pembe şimdi gündüzüm beyaz
Taşına, toprağına senin altın demişler
Kasabadan, taşradan, köyden kalkıp gelmişler
Bir gecede evleri kondurup döşemişler
Seni talan etmişler güzelim İstanbulum.
İçmeye doyulmayan suyunu kirletmişler
İstanbul, İstanbulum
Çocukluğumu, düşlerimi büyüten şehir
Oyunlarımı, oyuncaklarımı koynunda uyutan şehir
Bir eşi benzeri yok koca cihanda
Kaç şanslı var benim gibi dünyada?
“Dokuz Yunus seslenir gönül dağlarımızdan
Gül üstüne türküler söyleşir kuşlarımız!
Sancaklar yükselirken destan çağlarımızdan,
Su gibi akar gider dimdik yokuşlarımız! ”
Yunusun özü sevgi duası sözü sevgi
Rüya gibi geçti yıllar
Elimizde ah ne kaldı
Kimi kalpte mutluluk
Kiminde hicran kaldı
Sevdi sevildi bazen
Kaç kere yaralandı
Tam bir hanımefendi, seviyeli, görgülü, saygılı, sanat yolunuz başarılarla dolsun.Saygılarımla.Yavuz Bayram Çalışkan