Mitolojik Film Kahramanlarım

Özdener Güleryüz
341

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Mitolojik Film Kahramanlarım

Uzun yıllar önce, henüz bazı yol ayrımlarını tam göremediğim, çocukluk ve gençlik yıllarımda, okuduğum, dinlediğim, seyrettiğim, öğrendiğim şeylerden gerçekte çıkarmam gereken dersleri tam algılayamayıp,
Yavaşça ve asıl mesajı anladığımda benliğimi sarsmayacak yıllara ertelediğim yılları düşündüğümde kozmik evren’in insan’ı nasılda
Eğip bükerek, yoğurarak eğittiğini ve en olgun yaşlarında belli bir seviyeye taşıdığını düşünürüm.

Bazı insanlar vardır ki diğerlerinden farklıdırlar. Onlar dikkat çekmemek için değil, tam tersine risk alarak yürürler yaşamlarında.
Peki, nedir risk denilen şey? Ve o insanlar ne kazanırlar aldıkları risk’in karşılığında?
Biraz dikkat ederseniz siz de kendi içinizde risk alan bir insan mısınız yoksa değil misiniz? Hemen yanı başınızda belki de şu an uzağınızda olan tanıdığınız bir insanın aslında risk almaktan hiç de korkmadan ‘’kör gözüm parmağına’’ bir yaşam sürebildiğini bundan da bir amaç uğruna hiç çekinmediğini görebilirsiniz.


BEN HUR

Ben Hur filminde Charlton Heston’un kendi el ve ayaklarının çivileneceği devasa haç’ı omuzlamış yolda sürükleyen adamı gördüğünde üstün cesaretle, onu engelleyen askerlere rağmen risk alarak ona bir tas su içirmeye çalışması sahnesi ve haç taşıyan adamın suyu içtikten sonraki yüz ifadesi.

Aynı filmin Dört atlı yarış arabaları ile gerçek insan gücünün ve cesaretinin ortaya konduğu kanlı arenadaki atlı araba yarışı yine aynı insanın yarışı kazanması, kazandığı anda yüzündeki gurur ve cesaret ifadesi.

SPARTACUS

Spartacus filminde Kirk Douglas’ın uzun yıllar Zengin bir Romalının esiri olarak yaşayıp Arenada en sevdiği gladyatör arkadaşlarını öldürmek zorunda olarak yaşamını sürdürmek zorunda kalması. Defalarca bedenine derin yaralar alarak sadece özgürlüğü için yüreğinde yaşama arzusu beslemesi. Bir gün esaretlerine son vermek için, arkadaşlarıyla birlikte başkaldırmaları ve kendilerini seyreden Romalı asillerin kanlarını sel gibi akıtarak, kendi özgürlüklerini kazandıklarında yine yüzlerindeki gurur ve cesaret ifadesi.

Gençliğimde seyrettiğim bu filmlerden öylesine etkilenmiştim ki öncelikle bu filmlerdeki dökülen kan midemi bulandırmıştı ama
Uzun yıllar sonrasında bu iki film’in içinden güzel şeyleri süzebildim kendimce.

ARCHİLLES VE HEKTOR

Homeros destanlarından okuduğumuz birçok defalar birçok film yönetmeninin ilgi alanına giren ve çok ağır masraflarla çekilebilen
Ayrıca da günümüzde olup olmadığıyla ilgili hala tartışma yaratan Troya savaşındaki destansı mitolojik kahramanlarım ise bambaşkadır benim.

Sadece topuğundan öldürülebilen Archilles, (Yunanistan’ın kuzeyinde bulunan bir büyülü suya bebekken annesi tarafından topuğundan tutularak batırılmış olduğu söylenir.)

Bu savaşta mitolojiye göre tanrıların her iki safta da dövüşmesi nedeni ile Troya’ nın kuşatması onlarca yıl sürer.

Paris’in ağabeyi Hektor, kardeşini korumak için Archilles ile dövüşür. Bu iki Mitolojik kahraman, düşman olsalar da gurur, cesaret ve güçlülük örneğidirler.

Archilles, Hektor’u bütün Troya’nın gözleri önünde öldürür.

O an Archilles’in gözlerindeki ölmezlik, cesaret ve güçlülüğün kanıksanmış zafer ışıltısı ve öte yandan da ölmekte olan Hektor’un gözlerindeki
Yılgınlıktan öte, geride bıraktığı eşi ve çocuğu için duyduğu kaygı ile ülkesinin yıkılacağına dair içinde duyduğu hüznün aslında kahramanlığına bulaştıramadığı lekedir.

Archilles de Troya yanarken yalnızca topuğundan ölebileceğini bilen Paris tarafından topuğuna atılan bir okla öldürülür. Bir yandan Troya yanmaktadır. Troya halkı nereye kaçacağını bilememektedir.
Archilles’in de gözlerinde o an hüzün vardır. Kahramanlığını hiç zedelemeyen o hüznü ve sevdasıyla ölür.


ODYSSEUS

Troya savaşının bir türlü sonuca bağlanamaması üzerine Akhalılara verdiği zekice akılla savaşçıların içine girebilecekleri bir tahta at yapmalarını ve savaşı kazanmalarını sağlayan kraldır o.
Troya bu sayede yakılmış ele geçirilmiş ve bitmiştir artık.

Savaş ve sonrasına dair bildiğimiz şeylerin büyük bir bölümü Yunan şair Homeros’un MÖ 8. Yüzyılın ikinci yarısında yazdığı iki destana dayanır. İlyada ve Odysseia başlığını Troya’nın antik adı İlion’dan alan birinci destan, Troya Savaşı ortamında Archilles’in Akha önderi Agamemnon’a duyduğu kızgınlığın kaynağını ve sonuçlarını anlatır.

Homeros’un Odysseia destanı ise, savaş sonrasında Odysseus’un dönüş yolculuğunu anlatır.
Odysseus’un ülkesine dönüşü tam on yıl sürer. Bu kurnaz akıl hocası,
Ülkesine dönmek için epeyle uğraş vermek ve birçok engelle savaşmak zorunda kalmıştır.
Bunlardan en anlatılmaya değer olanı günümüzde Foça açıklarında
Hala görülebilen Siren kayalıklarında yaşadıklarıdır.
Bu kayalıklarda yaşayan ve kuş vücutlu kadın başlı yaratıkların çıkardıkları büyülü müzik sesi ve bu sesi duyan denizcilerin gemilerini bu büyülü sesin etkisiyle kendilerinden geçerek kayalara çarparak batırmalarıdır.
Odysseus bu sesleri duymamak için adamlarının ve kendinin kulaklarına balmumu döktürür ve kendini de gemi direğine bağlatarak Sirenlerin büyülü, baştan çıkarıcı şarkılarına direnir.
Gemisini oradan kurtarır ama sonrasında adamları ve kendisi dalgalarla boğuşurlar. Adamlarını kaybeder. Kendisi de bir adaya varır. O ada da yıllarca ülkesinin hayaliyle tutsak yaşar.
Sonunda ülkesi İthaki’ye varabilir ve karısı Penelope’ ye kavuşur.
Tekrar tahtına oturur.

Bu destan bende Kral da olsa bir insan’ın zekasıyla her ne kadar
Güzel işler başarabileceğini, bir amaç uğruna ülkesine ve eşine kavuşabilmek için bitmez tükenmez bir arzu ile yanması, yıllarını
Savaşarak geçirmesinin anlamını, sonunda da amacına ulaşmasını anlatması bakımından eşsiz bir örnek oluşturduğunu düşündürür.

Diğer bütün masalsı mitolojik kahramanlarım gibi.

ÖZDENER GÜLERYÜZ

Özdener Güleryüz
Kayıt Tarihi : 8.1.2011 08:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Risk alarak yaşanan bir yaşam veya suya sabuna dokunmamak.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Özdener Güleryüz