Ne varsa, bahardı bize önce.
Şahrud ile Seyduna'nın masalı,
“Ne zaman göz göze değsek gecenin bir morunda,
Yangın çıkmayacak denli uzak durduk sevdadan.
Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansıdık aymazca bir inatla
Ve susturduk sessizliğimizi!
Üçüncü bir kente düşürdüğümüz suretlerimizle”.
Yağmur dönüşsüz gidişinle başladı,
Çok sonra şişti yüreğimde gözlerim.
Ne zamandı?
Hatırlamıyorum dolu dolu gülüşler yaşadığımız
Sergüzeşt akşamları.
Beş bin yıllık mezarları bulan bilim
Aşk karşısında neden aciz?
Kazılar aşkı bulmak için değil miydi?
Hiçbir gömütten aşk çıkmadı mı bu güne kadar
Alkadraz_Kuşçusu
07 Ekim 2008 İst
www.turksiirmektebi.com
Tırnak içindeki söylemin aslı başkaydı ben biraz değiştirdim kendisini
ŞEHRUD İLE SEYDUNA ‘ dan
Ne zaman göz göze değseler
Yangın çıkmayacak denli uzaktılar.
Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı
Üçüncü bir kente düşmüş suretleri
Kayıt Tarihi : 9.10.2008 00:48:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Turan Tuncer](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/10/09/mitolojik-ask-2.jpg)
TEBRİKLERİMLE...
BANA DENİZLERİ ANLAT
önce bir sigara yakıp
satmışım anasını dünyanın
tutuşturduk mu iki yandan
için için yanmış kederler
sonra
bir yangın duvarı kocaman evrene
çıplak bir ayak oluruz böylece
kara topraklara basan
göller düşleriz
ki susarız
köklere vurgun dudaklarımızla
karanfil tırnaklar
amber kokan ellerimizde
sesini dinleriz bütün suskunlukların
taşlarında tırnaklarımız kör kuyuların
yık haydi Züleyha
…/bana sularını anlat
çatlamış toprağımda filiz
esaretim olacaksa cümleler
yüz yılların yasıyla
kanattık en sert kayaları
gül taktık biz göğsümüze
son baharlarda
gülüşümüzü astılar
on para etmez sadakaya
dünlerin yıkılmış köprülerinde
hüzün şölenlerinde
suretimizi kestiler
aşkı serdik saçaklara
kırlangıçlar kondu
küllenmiş yüreklerimize
yaralı bir şarkıya söz oldu
pembesi kaçmış dilimiz
uyluklarımıza yerleşik sızıyla
koşmaya çabaladık
ki söküldük
dik yokuşlarda nefessiz
paralandı acılarımız eski bir mendille
kırk bir yerinden
dikmişim yamalarını dünyanın
yalan mı Züleyha
…/bana yağmurları anlat
nar damlası dudağımda kan
boğulacaksam sağanağında
yasak kenttin acısında
bir sen vardın
bir ben Züleyha
adıyla başladık
ötesine geçemedik hitabın
en pahalı pazarlarda
aradık sevdanın oyasını
sevginin yanmış saçlarına
yaslandık,
ki ağladık
reva dediler hüznü,
onulmaz mutluluklarımıza
söküp söküp taç örmüş
gözlerimin yıldızlarını
şimdi yalnızlığı taşıyor
koynuna dolanan bir yosma gibi
gecelerin damında
vur patlasın davul
çal oynasın ovul
ucuz pazarların kölesi
yapmış sevdayı
hiç onurlar olmuş adı
bakır alaşımlı saçlarını sövmüşüm ihanetin
benim de
sözcüklerimi aralayanım var
benim de çekilmeye hakkım var
yokum artık Züleyha
…/bana denizleri anlat
vurgunu yüreğimde kor
kıyametim olacaksa bu sonbahar
RENGİN ALACAATLI
namık cem
Yangın çıkmayacak denli uzak durduk sevdadan.
Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansıdık aymazca bir inatla
Ve susturduk sessizliğimizi! '
Çok daha güzel olmuş! Bu şiir aklımızı alıyor, uçuruyor hüzün denizlerine doğru!
Özel Koleksiyonumdadır.
TÜM YORUMLAR (3)