"Cemre düşmüştü galiba toprağa,
Mevsim o kadar önemli değil..."
......................
Her zamanki çocuk, aynı yerde,
Üşümüş ki titrerdi ince bacakları,
Daha dün atmıştı gözlerimle gördüm,
Yırtılmış çorapları...
Hadi çorap ucuzdu alınırdı,
Ya ayakkabıları?
Bunca insan gelip geçerdi önünden!
Bunca insan gelip geçerdi önünden,
Pabucunun içindeki parmağı kadar meraklı değildi,
Bir kez olsun kaldırıp bakmazdı başını...
“Mıstık”dı adı!
Niye baksındı?
Onun için önünden gelip geçenler insan değil ki,
Çeşit çeşit ayakkabı...
Meğer Mıstık onlara bakmaz diye,
Müşteriler de küsmüşler Mıstığa!
Ya ne ki, daha siftah bile yapmamış?
Keyfiçin mi oturmuştu ayazın kucağında?
Yoksa ne diye bakmaz kimse,
Bu mahlûk necidir bu mekânda?
Necidir?
Boyacıdır...
“Boyacııııı!”
Boya yapar Mıstık renk renk...
Ayakkabı boyar pırıl pırıl...
Boyuna bosuna aldanmayın,
İki elinde kırk marifet var bu afacanın.
Hele bir de öttürsün fırçasını görün o zaman:
“Dıgı dııık! Dıgı dıgı dııııkk!”
Ama yok kime duyursun,
Herkes kendi işinin telaşında,
Mıstık gibi...
Mıstığa sorarsanız eğer fırçasına benzetir onları,
Bir sağa, bir sola...
İstikametler hep aynıydı ama,
Ya insanlar daha telaşlıydı bugün,
Ya Mıstık ekmeğinin hafifi!?
Özleer Mıstık, özler...
Dolmuş da dalmış gider bir karanlık boşluğa,
O çapaklı gözler...
Tam dalmışken kötü talihinin muhasebesine,
Tiz bir kadın sesiyle geldi kendisine.
Önünde gelmiş durmuştu bir çift ayakkabı,
Nihayet kaldırdı başını, baktı yukarı...
Anlamadı bile ne dediğini,
“Gâvur muydu neydi bu karı?”
Tutuşturdu gitti Mıstığın eline bir garip nesne,
Gayri ihtiyari aldı ötekisi...
..............
Bir zaman sonra...
Nice zaman sonra...
Ancak akıl erdirebilmişti Mıstık!
Bahaneyle,
Bir de “şemsiye” sahibi olmuştu artık!
Kayıt Tarihi : 9.10.2009 17:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!