Sarı yazın ışık oyunlarıyla tükenmekte olduğunu fısıldayan gökkuşağı, dev bir tuval misali binaların arasından sihirli renkleriyle belirince mandalina ağaçlarımın toprağını yenilemeye karar veriyorum... Muradım sadece ömürlerini uzatmak değil, kendimi de onların cansuyuyla yenileyip masalsı diyarlara yolculuk etmek. Köklerine zarar vermeden kurumuş topraklarını silkelerken başka bir coğrafyada soluk almak istiyorum. Artık gündelik hayatımızın bir parçası haline gelen savaşın, felaketlerin, düşmanlığın uzağında bir yer. Dünyada öyle bir yer kaldı mı bilmiyorum ama hayal kurmaya başlayınca oluyor.
Yüzümü yalnız bir ay çiçeği gibi merhametli güneşe doğru çeviriyorum. Kocaman bir el yüzümü kapatınca toprak yığınının dibine usulca çöküyorum. İşte ordayım. Biraz evvel dalından kopardığım portakal çiçeklerinin taçyapraklarını parmaklarımla ezince hava yanık vanilya kokuyor. Parke taşlı dar sokaklardan, loş tünellerden geçip geniş meydanlardaki çarşılara varıyorum. İnsanlar iç avlularda oturuyor; henüz şehri kırbaçlayan yağmurlara terk edip odaların mahrem sıcaklığına sığınmamışlar. Güzün kısalan gölgeleri, tezgâhlardaki rengârenk meyvelerde, kehribar tespihlerde, genç kızların utangaç yüzlerinde, erkeklerin damarlı alınlarında dolaşıyor. Büyük, kemerli revakların altında durup rüzgârların okşadığı palmiye ağaçlarına bakakalıyorum. Etrafımdaki nesneler, kıpırtılar, sesler geldiğim yeri büsbütün unutturuyor. Baharatlı bir kadın sesi duyuyorum sonra. Genizden yükselen keskin, hışırtılı Arapçasıyla ürperten bir ilahi mırıldanıyor; Uğrunda ölecek kadar büyüktür sevgim/ tutkum önümde, kaderim arkamda... Bu ilahiyle birlikte Mısırlı yazar Necib Mahfuz’un neredeyse bütün romanlarında tarif ettiği Kahire’nin büyülü sokaklarından birinde olduğumu fark ediyorum. Arkamdaki kalabalığın hep bir ağızdan “Allah” kelimesini zikrettiğini işitiyorum. Said, Hırsızlar ve Köpekler romanından fırlayıp oraya gelmiş. Bir zamanlar aydınlık olan umutlarının nasıl birer birer söndüğünü anlatıyor.
Toplumun sırlı aynası...
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta