yaz ayları kavurur,
Mezopotamyanın uçsuz bucaksızlıklarını...
damları süpürür kum fırtınası,
tozu dumana katar engin gökler...
bir bebenin yüzünde acı tebessümle ıslanır başörtüsü,
karalar sürülmüş ellerin teri soğur...
ve eylül başları hatırlatır terkedilmişliği yeniden...
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta