Şafaktan gür sadalarla atlılar geçiyor
Bir nehir iniyor önlerine mor serpintilerle
Bir yol uzanıyor ufuktan sarkmış
Toz dumana bürünmüş o kızıl çizgi
Sanki bir rüya görüyorum
Perdeler kalkar bu gece önümden
Manalar sıra sıra
Perdeler kalkar bu gece
Bir köz gibiydim
Su serpilmiş, toz konmuş
Derya oldum bu gece
Neye baksam ben değilim
Bu gece körüm, bu gece sağırım
Ellerim, ayaklarım zincirlenmiş
Okyanuslarda tek başımayım bu gece
Yer mezar, yıldızlar ölü
Bir keder doldu ki, sorma
Son damlalarda düşüyor ümidin
Nerde o cehd ile atıldığım hayaller
Ve bahar çayları gibi coşan duygular
Meğer bir atımlık barutmuş
Ve nisan yağmurlarıymış hissiyat
Ey iman yetmedi seni susturmaya binler hıyanet ve ihanet
Batık ceddin gemisinden kıyıya vuran son emanet
Sen binler minare altında binler secdegahda yatansın
Sen adi bir nütfe içinde kainat gibi uzayan vatansın
Kaptan, gittinya ruhum bican oldu
Nice yalancı sevdalar bana can oldu
Beyhude aldandım kendimi sen bildim
Sensiz hüzün ve sitem gönlüme sercan oldu
Kaptan, zindan gibi yokluğun zor geldi
Ve ecdad şaha kalkmıştı ogün
Hiradan gelen nurdu sana gelen ün
O cehd ile gidiş ne batıya ne batıla
Feda edilmezdi sırdaş gönüller tek metaya
Yürüdü anlı secdeye varan yiğit dağın ufkundan
Düşündüm Alemin Sırrını
Dayadım Kaçkar’a Sırtımı
Ayağım ta geldi İstanbul’a
Yeşil döşeği altıma serdim
Mavi atlası üstüme çektim
Bunlar yetmedi beni örtmeye
Karanlıklar
Nurun başı, sonu
Karanlıklar
Beni orda bırakın
Tam ortasında karanlığın
Son için, sonsuz için
Her şey birer birer düştü
Her ümit tükendi
Son sazlar çalınıyor akşam mehtabında
Son bakışlar artık bunlar
Keşke diyor sanki bütün herşey
Keşke diyor dağ, ağaç, deniz...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!