ahkam kesmek değildi niyetimiz
biz düşleri uykulardan sanıyorduk
gergin bir tespih gibi
çekilmese de günler
dört duvarlı baca gevşetir sanıyorduk
Hep ikinci el zamanlarda düştüm,
Tepetaklak;
Işıldayan gözlerden
Yavaş yavaş süzülerek
Işıksız kuyulara.
Titiz, narin bir usta: zaman.
İnatçı bir işçilikle oyuyor kendini.
Emek desen: emek.
Arzu desen: bir damla soluk, bir yudum su.
Ama olmuyor;
Kalp aksıyor.
–deve, aslan, çocuk-
Uzansam, gökyüzüne dokunacağım.
Ağlasam, eriyip deniz olacağım.
Bu kadar basit olasılıklar:
Konuşsam, boşalıp yel olacağım.
Damlaya damlaya
En sonunda gece,
Bir ırmağa döndü içimde.
Yavaş yavaş eridi cisim,
Karanlık sularda…
Ne kalp var artık, ne de damar —
Çıldırmış yıldırımlar,
düştüğünden beri
tevekkülle örülmüş damlara,
beklemekteyim
ne zaman bitecek diye
şu amansız secde,
Çok insan bırakıyorum geride,
Yetiyor her düştüğümde
Ufak bir gülüş...
Altı gün kurban ediyorum
Her geceye —
Güneş yerine yetiyor
Bir gözlerin kaldı geriye;
Gece diye karasında.
Bir kadeh aşkı içeceğim,
Bir tenin kaldı bana,
Güneş niyetine yüzüme süreceğim…
Çırpınan kalbinle bak ayın beyazlığına
Zamanımız ufalanmışsa da çoktan,
Ben de bakıyor olacağım o beyaza,
Kırık kanatlı bir kuşun gözleriyle.
Belki bir gün sarmazsa bedenini
ne gemiler yaktık
kim bilir ne gemiler yakacağız
adı sanı olmayacak girdiğimiz denizlerin
ne gök kuşağından bir renk
ne de bir insan sesi
sadece özgürlük...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!