caddelerinde yürünmüş kalabalık şehrin sokakları boştu oysa
içinde bir demet senle bir tutam ben vardım
şehir tutundu
yağmur başladı birden bitmek bilmeyen
bütün mesele buydu
ankara’ya geldiğim günü çok iyi hatırlarım
her köşeyi dönünce sen çıkacaksın
tanımadığım kişilere seni anlatacağım sonra aşka inanacaklar
gölgeler bile sana benzeyecek
gibi bir gündü
yolunu kaybetmiş bir gemisin
iki istikamete bir yolcu sığmaz ki sevgilim
dumanlı bacaların kalbimi islendirirken
rengimi her zamankinden daha çok beğenirim
belli ki sen beni yaratıyorsun
en çok senden yara aldım
diğerleri de senin iyileştiremediklerindi
suratındaki derin çizgiler sanki beni boğardı
sesin beni korkuturdu
diken üstünde yürütürdün beni
her gün
işte yine yazabildiğime kadar keder sayfalar
psikozlu hayaller dumanlı yaşlı gözleri izler
bir gece yarısı çağrısı kadar aşkımız
sadece melankoli ve nostaljiden ibaret
biz işte ancak hissedebiliyoruz acıyı
akrebi ve yelkovanı olmayan bir saat olalım
zaman dursun dedin
zamanı durduralım
sana söyleyemediğim her harf düşüp kırılıyor yasemin bir sessizlik içinde
seni anlatmak bilmeyen kişilere
seninim
ömrümde filizlenen acı tohumları
bu sefer kalbimi sarıp sarmaladılar
beni korumak için ilk defa
bana yabancı olandan
kaçıp sığınıyorum ben mutsuzluğa ve kedere
seni artık sessizce seviyorum
kalbim sanki seni yasakladı
bazen ben seni düşünürken
senin de beni düşündüğünü hissediyorum
bu duygular ne kadar aptallaştırıyor insanı
şimdi sen belki başka yataklarda
sözlerin hıçkırıklarım olsun istemiyorum
yaman sözler, acı sözler, çehresi bir çiçek gibi sözler
sürekli düşündüğüm o sözler
zehirli, parlak bir yılan gibi girdin tenime
hücreme yansıyan ay ışığında seni görmem muhtemel mi?
her yaptığını hayal ediyorum
savaşın tınısında öleceğimi bile bile sana koşuyorum
çünkü sen benim vatanımsın
uğrunda ölmeyi kutsal saydığımsın
meftunum, çilemi ben seçtim
böylece çilemi ben çektim
benim içimde ölen yüzlercesi var
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!