Hatıralar küllenmeye yüz tuttu, acı unutuldu.
Hayat devam ediyor olağan akışı içinde, işte…
Çoluk çocuk, ekmek yemek, nasıl olur bu gidişle.
Toplandı yakın bildiklerin, oturdular bir masaya…
Bu gün dişinle, tırnağınla kurduğun saltanatı,
Yerle bir edip, yerine yeni bir kral geçirdik.
Reddedip manevi mirasını, biz maddiyatı seçtik.
Seni bu gün, bir kez de hatıralarınla defnettik…
Emeğinle, terinle, taş üstüne taş koyup diktiğin kaleyi,
Üç kuruş fazla kapmak için, kopardık onca velveleyi.
Lime lime bölüştürüp, varislerine pay ettik.
Yerine oturması, bayrağı dalgalandırması gereken,
Mahdumlarına, bir tuğla fazla koparma derdindeydik.
Biliyorum ruhun bizimleydi, kahroldun izlerken.
Her kesin kafasındaki tilkileri bir bir gözlerken,
Dümenini bıraktığın gemi kayalara seyreylerken,
Elimden, dümeni kırıp salmak geldi engine…
Hayatın gerçeği bu imiş, derdi çilesi çekene sefası ele…
Bin bir hicapla geldim, taşı bile olmayan mezarına.
Sessizce yıkıldım, iliştim başucuna, ne diyeyim!
Hıçkırık ve gözyaşlarımla, bir şey anlatabildim mi sana?
Senin emanet edemediğin yavruların, şimdi müteşekkir bana.
İki kuru bina, birkaç arsa! İşte sahip çıktılar mirasına.
Kullandıkça hatırlarlar, şükredip hatırana…
Kayıt Tarihi : 21.2.2016 16:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!