Mirâc: Kürsî, Rûh, Arş Şiiri - Uğur Benek

Uğur Benek
23

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

Mirâc: Kürsî, Rûh, Arş

Mübârek ayağıyla Tâif'den dönen Resûl,
Zeyd'i eve yollayıp, yürüdü usul usul...
Dilindeki duâyla, düşmanın takibinden
Kurtuluşa ermesi, armağan Habib'inden.
İki cihan sultânı, Ümmi Hani'ye gitti.
Nebi'yi gören hâtun, O'nu misâfir etti.
Abdest alıp huzûra ermek için Muhammed (sav)
Yemek bile yemedi, namaza etti niyet.

Kırık olan kalbini tedavi etmek için
Cebrâil'e emretti cânan Rabbi'l Âlemin.
Süslü kanatlarıyla, başındaki tâcıyla,
Resûl'e gitti melek, Allah'ın ilacıyla.
Kutlu peygamber için sekiz cennet açıldı;
Melekler sıralanıp, semâya nur saçıldı.
Coşkun deniz ve rüzgâr sükût hâline erdi.
Nuh, İbrâhim ve İsâ, üç şeydâ peygamberdi.
Alnında kelime-i tevhîd yazılı binek;
Kırk bin yıl beklemişti, Burak adlı mübârek.
Muhammed (sav) uzanmıştı, karanlık odasında;
Rabbi beklemekteydi, cennetin kapısında.

Belinde yâkut kemer, dört yüz incili âsa...
Ayağı zümrüt nalın, Cebrâil miydi yoksa?
İnsan şekline girip, çıkageldi Cebrâil;
Öyle nurlu bir yüz ki... Güneş sefil, ay sefil!
Peygamberin yanında, en derin tefekkürdü...
Ayaklarını öptü, sonra yüzüne sürdü.

Ne büyük bir saadet! El ele tutuştular;
Beytullah'ın içinde Allah'la buluştular.
Zemzem ile yıkandı, göğsü açılıp o an;
Resûl'ün o tertemiz kalbine girdi cânan.

I.
Göğün ilk katındaydı, bekliyordu ilk Nebi.
'Hayat denizi' denen, rahmetin zâhir dibi!
Nurdan melekler ile Âdem aleyhisselâm,
Kıyamda duruyordu, hepsi verdiler selâm.

II.
Yahyâ ve İsâ, rükû edâsında idiler,
Göğü nûra gark eden, iki peygamberdiler.

III.
Aradılar Yusuf'u, Kenân'da ağlayarak;
O ise cennetteydi; secdede çağlayarak.

IV.
Nurdan bir açma kilit, saf gümüşten bir kapı...
İdris ve Azrâil'in dergâhıydı o yapı.
Resûl'e mescid oldu, kızıl yâkutlu bina.
Orada farz olmuştur, Cumâ denen müstesnâ.

V.
Hârun aleyhisselâm, göklerin erkânıdır.
Burası namazların müptelâ ezânıdır.

VI.
Mikail'le bekleyen, bahrî peygamber Mûsâ...
Fahr-i kâinat için Arş'a yükseldi âsa.

VII.
Şânı yüce peygamber, İbrâhim'in katında...
Gelmiş ve geçmiş hepsi... Ziyâ var hilkâtında!
Cennete ağaç diken, İsmâil'in babası...
Kitap kitap yazılan ikbâlin elifbâsı!

...

Kürsî, Rûh, Arş âlemi, gezildi refref ile.
O katlara Cibril'in gücü yetmedi bile!

Rabb'e şükürler olsun! Resûl'ün visal ânı...
Bu öyle bir lahza ki bir boşluğun zamânı.

Vedâ faslı başladı; ulu Nebi dönüyor...
Işıldayan yıldızlar, o an bir bir sönüyor!

Tüm şehir uykudaydı, eve indi Muhammed (sav)
Allah'ın bir lütfuydu, menzildeki letâfet.
Çalkalanmakta hâlâ, tertemiz abdest suyu...
Yatağın soğumamış; yoruldun Nebi'm, uyu!

Bu Mirâc ile âlem, Resûl'den bir gülşendir;
Gülşene giren mü'min, Arş nûrundan rûşendir!

Uğur Benek
Kayıt Tarihi : 10.8.2007 17:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


I, II, III gibi işaretler 1'den 7'ye kadar olan rakamları temsilen eklenmiştir. Her rakam, peygamberimizin çıktığı göğin derecesini ve oradaki olayı nakleder. Şiirde adı geçen 'Ümmi Hani Hâtun' peygamberimizin amcasının kızıdır. Mirâc, bu evde başlamıştır. Kürsî, Rûh ve Arş, göğün en yüksek üç katıdır. Tâif: Peygamberimizin hayatında en çok zulüm gördüğü bir Arap şehridir. Habib: Sevgili. Sükût: Sessizlik. Şeydâ: Aşktan çılgına dönmüş kimse. Tefekkür: Düşünme. Beytullah: Kabe. Zâhir: Açık, belli. Edâ: Dinî buyrukları yerine getirmek. Gark: Birine bir şeyi bol bol vermek. Müstesnâ: Benzerlerinden üstün olan. Erkân: Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler. Müptelâ: Âşık, vurgun. Bahrî: Denizle ilgili. Arş: İslam'a göre göğün en yüksek katı. Ziyâ: Işık, nur. Hilkât: Yaradılış. İkbâl: Baht açıklığı veya yüksek bir makama, duruma erişmiş olma durumu. Refref: Soyut olarak, halı benzeri bir araç. Peygamberin Mirac'a yükselirken üstünde durduğu araç. Visal: Sevgiliye kavuşma. Lahza: En kısa zaman, an. Menzil: İki konak arasındaki uzaklık. Letâfet: Güzellik. Gülşen: Gül bahçesi. Arş nûru: En büyük nur; gözün bile göremeyeceği nur. Rûşen: Parlaklık.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Rıza Akbulut
    Rıza Akbulut

    Ne büyük bir saadet! El ele tutuştular;
    Beytullah'ın içinde Allah'la buluştular.
    Zemzem ile yıkandı, göğsü açılıp o an;
    Resûl'ün o tertemiz kalbine girdi cânan
    kutlarım Allah hepimizi O'nun sancağı altında toplasın. gül kokan kaleminizden bir baş yapıt okudum . selam ve dua ile

    Cevap Yaz
  • Gülsüm Okur
    Gülsüm Okur

    Böyle kutsal bir günün ertesinde okumak şerefine erdiğim bu şiir için size gönülden teşekkür ederim.Mirac'ı anlamak isteyenlere de bu şiiri mutlaka okumalarını tavsiye ederim.Tasavvuf yolunda atmış olduğunuz adımları Cenab-ı Rabbil alemin hızlandırsın.

    Cevap Yaz
  • Alaaddin Uygun
    Alaaddin Uygun

    t e ş e k k ü r l e r

    Cevap Yaz
  • Ömer Taşoğlu
    Ömer Taşoğlu

    ne yazsam eksik kalır...bir kenara çekilip alkışlamak düşer bize...maneviyatın arttıkça artsın kardeşim...hazreti Allah yolunu açık etsin...kusursuz bir eser...

    Cevap Yaz
  • Özlem Doğan
    Özlem Doğan

    uğur kardeşim...eğer sen 17 yaşında böyle bir şiir yazıyorsan ileriki dönemlerde çok ünlü ve yazdıkları merakla beklenen bir edebiyatçı olman kuvvetle muhtemeldir....harika ötesi...tebrikler

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (31)

Uğur Benek